DÜNYA ZAMANLARIMDAN
15 Mayıs 2014 Perşembe
14 Mayıs 2014 Çarşamba
8 Mayıs 2014 Perşembe
Hz. İsa ve 3 din
HZ. İSA VE 3 DİN ....
Yahudilerin(Musevilerin) İsa hakkındaki inancı
nedir ?
1.İsa'nın Mesih
olmadığını iddia ettikleri için,
2.İsa'nın
peygamberliğini kabul etmedikleri için,
3.İsa'nın tanrılığını
kabul etmedikleri için,
4.İsa'nın babasız
doğduğuna inanmadıkları için,
5.İsa'nın Allahın
oğlu olmadığını ve İsa'nın baş melek olmadığını ve herhangi bir tanrısal gücü
olmadığını söyledikleri için,
6.İsa'nın Allah tarafından bir kitap verildiğine
inanmadıkları için veyahut isa'dan sonra ki incilerin vahiy ürünü olmadığını
söyledikleri için,
7.İsa'nın çarmıhta
öldürdüklerine inandıkları için,
8.İsa'nın ikinci kez
dünyaya geleceğine inanmadıkları için,
Hristiyanlar'ın(İsevilerin) İsa hakkındaki
inancı nedir ?
1.İsa'nın
mesih/kurtarıcı olduğunu söyledikleri için,
2.İsa'nın
peygamberliğini kabul etmedikleri için
3.İsa'nın tanrılığını
kabul ettikleri için(İsa bu nedenle peygamber olamaz)
4.İsa'nın babasız
doğduğuna inandıkları için ve Alahın İsa'nın babası olduğunu söyledikleri için,
5.İsa'nın Allahın
oğlu olduğunu söyledikleri için ve bizzat tanrı olduğunu söyledikleri için,
6.İsa'nın Alah
tarafından kitap/İncil/Müjde) verilmediğine inandıkları için ve isa'dan sonraki
yazılan incileri kabul ettikleri için ve onları İsa'nın sözü kabul ettiği ve bu
nedenle isa tanrı olduğu için incilin aslında tanrı kelamı olduğunu kabul
ettikleri için...
7.İsa'nın çarmıhta yahudiler istediği için değil,Allah
istediği için öldürüldüğüne inandıkları için,
8.İsa'nın ikinci kez
geleceklerine inandıkları için,
Müslümanların İsa
hakkında ki inancı nedir ?
1.İsa'nın
mesih/kurtarıcı olduğunu söyledikleri için ( ahir zamanda yeryüzüne inecek olması),
2.İsa'nın
peygamberliğini kabul ettikleri için,
3.İsa'nın tanrılığını
kabul etmedikleri için,
4.İsa'nın babasız
doğduğuna inandıkları için,
5.İsa'nın Alahın oğlu
olmadığını söyledikleri için ama her peygamber gibi Allah tarafından verilen
mucizelerin olduğuna inandıkları için(Sadece isa için değil bütün peygamberler
için bunu söylerler)
6.İsa'nın Allah
tarafındandan incil/müjde aldığına inandıkları ve isanın bu kitabı yahudilere
tebliğ ettiğine inandıkları gibi(musa'nın ve muhammed peygamberin kitap tebliğ
etmesi gibi) ve isadan sonraki incillerin vahiy ürünü olmadığına inandıkları
için(Bkz.Markos,1:14,İsanın müjdeyi yahudi halkına duyurması)
7.İsa'nın çarmıhta ne yahudilerin ne de Allahın öldürdüğüne
inanmadıkları için,Hatta isanın çarmıhta ölmediğine inandıkları için,
8.İsa'nın ikinci kez
dünyaya geleceğine inandıkları için ama peygamber olarak değil faraklitin
ümmeti olarak geleceğine inandıkları için...
Müslümanların İsa ile
ilgili bir sorunu yok !
31 Temmuz 2013 Çarşamba
Siyonizmin Kısa Tarihi
İspanya’da yaşayan
yahudiler Endülüs döneminde İspanya’da bir konsey toplayıp Mesih in gelmesi konusunu
tartıştılar.
Mesihin gelmesi onların çalışmalarına mı bağlıdır, yoksa Allah bir
zaman belirlemiş midir? Kaderi zorlayarak Mesih in daha erken gelişini
sağlayabilir miyiz?
Konsey bu konuyu Muharref
Tevratta yazılanlara göre günlerce tartıştı ve ve sonucunda; bunun kendi çalışmalarına bağlı olduğu ortak kararında buluştular.
Sonuç olarak, Beni İsrail
(İsrailoğulları) toplanıp Büyük İsrail kurulacak. Süleyman mabedi yapılacak ve
Mesih onların inançlarına göre gelecekti.
Dünya üzerindeki dağınık halde bulunan
Yahudilerden en zor getirilecek olanlar
Hindistan daki Yahudilerdi.. Deniz yoluyla bu Yahudilerin getirilmesi
gerekecekti.
Bu esnada devreye Christopher Colombus
girer. Kristof Kolomb bu teklifi kabul eder fakat gerekli techizat, malzeme ve
gemileri onlardan talep eder. Yapılan hesaplar sonucunda istedikleri Endülüs’ün
bütçesine denk.
Barut, gemi, asker, yiyecek, silah
için gerekli toplam bütçe, Endülüsün bütçesi kadardı..
Bunun üzerine siyonizme hizmet edenlerin ileri gelenleri illüminaticiler ;
Endülüsü Fransa ya vermeyi, bir yahudiyi maliye bakanı yaparak endülüsün bütçesini bu işe ayırmayı
planladılar. Ve endülüsteki müslüman
beyliklerin arasındaki anlaşmazlıklardan yararlanarak Endülüs ü yıktılar,
Fransızları getirdiler.. dedikleri şekilde bir yahudiyi maliye bakanı yaptılar
ve Endülüsün bütün bütçesini Kristof
Kolomb a verdiler..
Kristof Kolomb bu parayı borç olarak
aldı ve Hindistan daki zenginliklere ulaşınca iade etmek sözüyle 1452 de Hindistana gitmek için adına Amerika’ya
doğru yola çıktı.
Amerika ya gittiğinde beklediği gibi altın, baharat ve kıymetli
taşlarla karşılaşmadı. 2 sene kadar dolaştılar ve kurulan ekipte isyan başladı.
Askerler geri dönmek istediği kıtadan ayrıldılar..
Geri döndüklerinde Maliye bakanlığından
af dilediler boş geldikleri için...
Fransa kralı ise verilmiş sözü yerine
getirmeyen Yahudileri bağışlamadı, dolandırıcı gibi gördüğü Yahudilerin
hepsinin katledilmesi emrini verdi.
O dönemde Osmanlı İmparatorluğunda padişah II. Beyazıt tı.
II. Bayezit, yahudilere acıyarak,
katledilmemeleri için İspanya’dan
getirterek Osmanlı toprağı Selanik’e yerleştirdi.
Kendisi çok yufka yürekliydi . Şevkatinden
dolayı Yahudilere Selanik te yer verdi , onlarda gelip buraya yerleştiler.
Bugünkü 500. Yıl Vakfı , II.Beyazıta
sözde teşekkür için kurulmuş bir
vakıftır.
Ancak Yahudiler Osmanlının bu iyiliğine karşı tam tersi
davranış sergilediler.
Sahip oldukları üstün
ırk olma inançlarıyla dünya hakimiyetini
ele geçirmek için tekrar düşünmeye başladılar.
Büyük paralara
ihtiyaçları vardı. Para temini için faizli kapitalist düzeni kurmaya karar
verdiler.
Ancak papalık faize
izin vermiyordu. Bunun üzerine yine büyük bir hamleyle Hristiyanlığı değiştirme
kararı aldılar ve Protestanlığı kurdular. Protestanlık faizin helal olduğu inancını yerleştirmek
üzere Yahudiler tarafından kurulmuştur.
( “Bugünkü Kapitalist
düzen Protestanlığın dini düzenidir.” Marburg Üniversitesi Ekonomik Sistemler Prof. Müller)
Böylece faizi helal
saydırıp kapitalizmi kurdular ve 6 milyar insanı sömürüp parayı kendilerinde
topladılar.Kominizmde Kapitalizm ile aynıdır. Birinde ezen 300 tane yahudi,
diğerinde ezen devlettir.
Komizmin yıkılmasına
rağmen kapitalizmin hala yıkılmamış olmasının nedeni yahudilerin korumasında
olmasındandır.
Krizleri önlemede hepsi birden ayağa kalkar.. çünkü
kapitalim, siyonizmin dünya hakimiyeti için kullandığı alettir.
Protestanlık
kurulduktan sonra 19 haçlı seferi yaptılar israili kurmak için.. 1 . dünya
savaşı sonra 2 . dünya savaşını yaptılar..
şu anda takım elbiseli tapınakçılarla haçlı seferleri devam ediyor ..
24 Temmuz 2013 Çarşamba
Yehova Şahitleri -3
YEHOVA ŞAHİTLERİNİN PSİKOLOJİK USULLERİ VE TELKİN METODU:
1 — Dünyadan ve insanlıktan ümitsizliğe uğratmak, savaş, yer
sarsıntısı, sel baskını, kıtlık, hastalık, hatta hava kirlenmesi üzerinde
durarak, insanın bunlarla cezalandırıldığı veya insanın bunları
düzenleyemeyeceği telkinini yapmak, kendileri dışında mevcut dinleri, manevî
idealleri, partileri, hukukî nizamı kötüleyerek, manevî bir buhran, zihnî bir
bezginlik, ümitsizlik telkin etmek.
2 — Korku içinde bırakmak. Yakında ölüneceği, Yehova Şahidi
olmayanlar için ise kıyamet ve felaket geleceği-
3 — Biricik kurtuluş ümidinin ve gerçek yönün kendilerinde
olduğunu telkin.
4 — Avlanan insanları grup, kitle psikolojisinden
faydalanmak üzere, kızlı, kadınlı dinî toplantılara götürüp, konuşmaların,
tanışmaların manevî havasından faydalanmak.
5 — Devamlı, sürekli konuşma, telkin. Ses tonunu değiştirme
(sesi alçaltıp, yükseltme). Birkaç dakika birisinin konuşması, sonra diğerinin
devam etmesi.
6 — Devamlı, sürekli okutma, aynı inançla ilgili yeni
yayınların arkasını kesmeden vermek ve onları okutmaya çalışma. Böylece hem
sözlü, hem okumalı telkine tâbi tutma.
(266-a) Ahmet Kahraman – Dinler Tarihi.
7 — Hıristiyanlık kutsal kitabını mantıkî tahlil ve
muhakeme. Ondaki tutmazlık ve çelişmeleri göstermeden, çok zaman teviller ve
onun pürüzlerinden sapmalarla işi değiştirme ve diğer dinleri ciddi bir
inceleme okuma ve mukayese etme faaliyeti, emeği olmadan tek taraflı bir
ezbercilik faaliyetine sevketme.
8 — Dünya çapında bir kuvvete ve çokluğa, örgüte dayanma ve
mensubiyetle övünme, güvenme, kendine önem verme, verdirme ve bu gibi durumlar.
9 — Aktif, aksiyoner veya eylemci bir hale, bir robot haline
gelme ve getirilme, vaiz öncü yapılma.
10 — Yabancı memleketlere seyahat ve temas imkânları.
Kongrelerin, toplantıların havasından telkin altında kalış.
11 — Yehova Şahidi kadınlarla evlendirme metodu veya
kadınları Yehova Şahidi erkeklerle evledirme usulü.
12 — İş ve menfaat sağlama, aylık alma vesair imkânlarla
kendilerine çekme.
13 — Bir çevre temini veya tesisi, yeni dostluklar,
arkadaşlar edinme psikolojisi.
14 — Maddî, cinsî menfaat, bu türlü arkadaşlıklar kurma ve
örgüte girme suretiyle zevk temin etmek.
15 — Bilhassa Türkiye’de İslâmî bilgisi olmayan, imanı,
inancı zayıf, geniş tahsili bulunmayan insanlar üzerinde çalışma, onlara ciddi
ve gerçekmiş gibi, hayatlarında roman ve hikâyeden, gazete ve resimli
romanlardan başka birşey okumamış olanlara önem vererek kendi telkinlerini,
verdikleri kitapları, dergileri hazmettirme. Onları hipnotize edilmiş bir hale
getirme.
Yehova Şahitlerinin vaizleri, öncüleri ve daha ileri
mevkideki adamları bu konuşma ve tartışmalarda sakin kalmak, sinirlenmemek,
kızmamak gibi alışkanlıklarla yetiştirilirler. Görüştükleri kimse onları kovsa
bile, kavgaya mahal vermeden uzaklaşmak hususunda emir aldıkları için ses
çıkarmazlar ve kendilerini istemeyenlere “keçiler” diyerek, onları inatçılıkla
(içlerinde ve kendi aralarında) küçümserler.
Yehova Şahidi örgütünün propagandacıları, kendisinden kitap
ve dergi almak isteyenlere hatta bunları, kendilerini incelemek için olsa bile
aldırış etmezler, yeter ki kendileriyle konuşulsun ve yayınlarından alınsın.
Onlar er-geç kendi telkin kabiliyetlerine ve bu telkin metodunun başarı
kazanacağına inanırlar.
Yehova Şahitleri’nin öncüleri, müjdecileri ve vaazla, daha
doğrusu propaganda ile görevlileri çok metodlu, planlı çalışmaktadırlar.
Ellerinde geniş bölge haritaları ve vaazda, telkinde
bulunacakları kimselerin adları yazılı liste vardır. O günkü konuşmanın planını
hazırlamak ilk işleridir. Bunu ufak bir pusula üzerinde yaparlar. Vaaz verirken
arada bir durup karşıdaki şahsı inceler, bazan ona konuşma, soru sorma fırsatı
vererek yine kendi bildikleri konuya dönerek vaaza devam ederler.
Kıyafetleri, giyimleri, temiz ve tertiplidir. Bununla da
karşıdakine tesire çalışırlar. Vaazlarını denetleyen müfettişlerin veya bir üst
dereceli dernek mensuplarının ellerinde matbu veya teksir makinesinde yazılmış
veya daktilo makinasıyla düzenlenmiş, öğrenci karnesi gibi kağıtlara konuşma,
telkin ve diğer hususlarda iyi, orta gibi notlar verirler. Kurnaz, işini bilir
bir propagandacı olarak adamlarını yetiştirmeye çalışırlar. Bilhassa genç kız
ve kadınların yardımından faydalanırlar. Umumiyetle bir kadın ve bir erkek veya
iki kadın birlikte giderek propaganda yaparlar, tekrar görüşmek için –
umumiyetle bir hatfa sonra- söz almaya çalışırlar. (266)
Russel ahlâksız olduğu kadar büyük bir yalancı idi.
Kendisini etrafındakilere, “Çok saygı değer çoban” olarak tanıttığını gören
Protestan Baptist kilisesi üyesi, söylevci C. Ross, Russel’in sahte bir çoban
olduğunu ileri sürerek, “Some facts about the selfstyled Pastor Charles T.
Russel”, “Kendisine vaiz süsü vermek isteyen Russel hakkında bazı gerçekler”
adlı broşürünü yayınladı. Russel buna karşı çıkarak, C. Ross’u mahkemeye verdi.
Mahkemede avukatın bir sorusuna karşılık Russel, Yunanca bildiğini ileri
sürerek yemin edince, avukat kendisine Yunanca bir İncil uzatarak okumasını
söyledi, fakat okuyamayınca mahkemece “yalan yere yemin eden biri” olarak ilan
edildi. Daha sonra, kendisinin başka din adamları tarafından takdis edilmiş,
“çok saygı değer çoban” olduğunu söyleyince isbatı istenmiş, zor durumda
kaldığından, kendisinin hiçbir din adamı tarafından takdis edilmemiş olduğunu
itiraf etmeye mecbur olmuş, böylece mahkeme onun bir “yalancı” olduğuna dair
hüküm vermiştir.” (Bak. Martin and Klann adlı eserin 18-22. sayfalarına).
Russel, yine satışa çıkardığı bir buğdayın az miktarının
bile çok fazla ürün vereceğini, bu buğdayın mucizeli olduğunu ilan etti.
Buğdayın içindeki büyük mucizeye inanan safdil, bilgisiz kimseler bunun bir
avucunu 60 dolara satın alarak ektiler. Fakat, doğru dürüst bir mahsul
alınmayınca dolandırıldığını anlayan halk tarafından mahkemeye verildi Mucizevî
olduğu reklam edilen buğdayın diğer buğdaydan hiç bir farkı olmadığını mahkeme
huzurunda itiraf etti ve tekrar mahkum oldu. (Bu olay ansiklopedilere de
geçmiştir.)
Yine Çin ve Japonya’ya yaptığı seyahat sonunda oralarda ilk
misyoner teşkilatını kurduğunu söylediğinden, kiliseler ve diğer ilgililer
tarafından tekrar mahkemeye verildi. “Yalan yere propaganda eden” bir kişi
olarak bu davada tescili yapıldı.
31 Ekim 1916′da ölen Russel daima kullandığı, “Şimdi yaşayan
milyonlarca kişi hiçbir zaman ölümü görmeyecektir” sloganına rağmen, ölümü
görmüş ve cehennemin gayyasına yuvarlanmış gitmiştir.
Şimdi Hıristiyanların amentüsüne bir göz atalım:
Müslümanların amentüsünün Hz. Peygamber tarafından öğretilmesine rağmen,
Hıristiyanların amentüsü Hz. İsa tarafından değil, çok daha sonra gelen
Hıristiyan din alimleri tarafından meydana getirilmiştir. Nasıl olur da bir
dinin amentüsünü peygamber değil de, insanlar hazırlayabilir? Peygamber İsa
niçin hazırlamamış? Gelelim amentülerine:
1 — Ben, yeri ve göğü yaratan herşeye kadir, baba Tanrıya
inanırım. Tanrı için kullanılan “baba” tabiri çok alçaltıcıdır. Zira, insan
cemiyetinde, kötü hatıra bırakan aile babaları vardır. Aynı zamanda baba terimi
(sözü) cinsel ilişkileri hatırlatır. Baba da öleceği için ölümü düşündürür;
yani Tanrı’nın öleceğini düşündürür. Mirası düşündürür.
2 — Ve efendimiz olan, onun biricik oğlu İsa’ya inanırım.
Mecazî ve temsilî manada bile olsa, hem eski Ahid ve hem de yeni Ahid’de (Ahid,
kitapların ismi) İsa’dan başka insanlar için “Tanrı’nın oğlu” tabiri
kullanılmıştır. Bu ise “Biricik oğul” tabiri ile tezat halindedir. Luka’ya göre
(3/38), Adem (a.s) Tanrının oğludur. “Seignur” kelimesinden, İsa’nın Tanrı
oğlu, yani ulûhiyyete iştirak ettiği anlaşılıyor ki bu da Allah’ın birliğine
zıt düşmektedir.(268)
3 — Ruhu-1 Kudüs’ten gebe kalınana inanırım. Ruhu-1 Kudüs’ün
gösterdiği fonksiyondan, onun Tanrı için bir alet olduğu görünümü çıkıyor. Amil
ile alet aynı şey olamaz. Bu ruhu ulûhiyyete ortak koşmak, ilahî birliğe ters
düşer. Kur’an-ı Kerim (17-85) “ruh” kelimesinin emir manasına geldiğini beyan
eder. Allah kendi emriyle, İsa’yı babasız yarattı. Bu durum fevkaladedir. Ve
ilahî bir mucizedir. Diğer taraftan, Hz. Adem’in yaratılışında bir anne de söz
konusu değildir. Onun ulûhiyyete ortak olmaksızın, fevkalade yaratılışı daha da
üstün bir mucize idi.
4 — Ve bakire Meryem’den doğana inanırım. Şayet Tanrı bir
bakireden bir çocuk doğurtursa, bu çocuğa değil, bizzat Tanrı’ya tapınılma
gereğini ortaya koyar.
5-6 — Onun Pontus Pilatus’tan zulüm gördüğüne inanırım.
Doğum, işkence, ölüm ve defnedilmek insanla ilgili özelliklerdir. Tanrı’nın
özellikleri değildir. Şayet Hz. İsa’nın, aynı anda ilahî ve insanî olmak üzere
iki hüviyete sahip olduğu ve onun insanî hüviyetiyle öldüğü söylenirse, bu dahi
anlaşmazlıklara sebep olur.
7 — Cehennemlere indiğine inanırım. Cehennem günahkârların
yeridir. Acaba İsa oraya niçin gitti ve bize oradaki acaip olaylar hakkında
niçin bilgi verdi? Bir cezadan kurtarmak için mi? Allah suçluları affetmesi
için bir masumu (günahsızı) cezalandırmaz. Günahkârları çıkarmak için, Hz. İsa
niçin üç gün cehennemde kalsın? Hapishanenin kapısını açmak yeterli idi. Kaldı
ki, İsa’nın oradan ayrılışından sonra gelecek günahkârların durumu ne olacaktı?
8 — Üçüncü gün tekrar canlandığına inanırım. Herhangi
birşeyi yapmaya muktedir olmadan cehennemlere ölü olarak inişi, hiçbir işe
yaramayacaktı.
9 — Göklere çıkıp, kadir olan baba Tanrı’nın sağına
oturduğuna inanırım. Bu maddeye göre İsa, Tanrı’nın sağına oturduğu için, o
(İsa) Tanrı’dan farklıdır. Zira birisinin, kendi kendisinin sağına oturması
mümkün değildir. Şayet İsa, yeryüzünde insan olup, gökte de insan kalırsa o
halde ne zaman Tanrı oluyor?
10 — Oradan gelip ölüleri ve dirileri hesaba çekeceğine
inanırım. Şüphesiz ölüler, tekrar dirildikten sonra muhakeme edilirler. Fakat,
yaşayanları hesaba çekmek acelecilik olmuyor mu? Zira onların hayatı henüz
bitmediğinden, çok sayıda iyi veya kötü hareketlerde bulunma imkanına
sahiptirler.
11 — Ruhu-1 Kudüs’e inanırım.
12 — Mukaddes Katolik kilisesine inanırım. Tarih, kilisenin
temel noktalarda bile görüş değiştirdiğini göstermiştir. Bu nedenle kilise dahi
kesin ve mükemmel değildir.
13 — Azizlerin cemaatine inanırım Azizler günahkârları
kurtarmazlar. Allah istediğini cezalandırma
14 — Günahların affedileceğine inanırım. Günahların affı,
tövbe ve ilahî rahmet neticesinde olur. Bir masumun cezalandırılmasından değil.
Velev ki Tanrı’nın oğlu olsun. Hıristiyan amentüsü metninin dışında İsa, Yeni
Ahid’in hiçbir yerinde “Ben tanrıyım” demiyor. Bilakis tam zıddını söylüyor.
Meselâ, Matta 12, 18′de şöyle diyor: “İşte benim seçtiğim kulum”. Tanrının bu
sözünü söyleyerek bunu kendisine tatbik eden İsa, Tanrı’nın kulu ve kölesi ol
maktan gurur duymaktadır. Yine Matta 24/36 ve Markos 13,32′ye göre, dünyanın
sonu ne zaman gelecek sorusuna, İsa şöyle cevap verir. “Fakat o gün saat
hakkında ne göklerin melekleri, ne de oğul, yalnız Babadan başka kimse bir şey
bilmez.” Aynı şekilde Yuhanna 5/19′a şöyle denmektedir: “Doğrusu ve doğrusu
size derim: Babanın yapmakta olduğunu gördüğü şeyden başka, oğul kendiliğinden
birşey yapamaz, Çünkü, o ne yaparsa, oğul da onları öylece yapar.” İsa Tanrı
olmadığını, fakat onda fenafîllah olduğunu, açıkça söylemektedir. (269) Ayrıca,
aşağıdaki İncil ayetlerinde İsa için, “Ebul insan” denilmektedir.
Matta İncili Bab 8
Ayet 20 ” ” 9 ” 6 ” “.”‘ 13 ” 37
” ” 16 ” 27-28 ” ” 17 “21
” ” 18 ” 11
269)Aynı Eser
269)Aynı Eser
” ” 19 ” 28
„ M 20 „ 18
” ” 24 ” 28,30,37,40,45
” ” 25 ” 13,31
” ” 26 ” 21,24
Markos ” 8 ” 32,38
‘’ ” 9 ” 9, 112,31 (270)
15 —Vücudun tekrar canlanacağına inanırım.
16 — Ebedî hayata inanırım.
İNCİL’İN DİLİ
Hz. İsa Yahudi milletine peygamber olarak gelmiştir ve
dolayısıyla kendisi de bu millete mensuptu. İncil’i yazan şakirtleri de elbette
bu millete mensuptu. Her peygamberin kendi zamanında revaçta olan ilimin
cinsine göre mucizelerle gönderildiği gibi, her peygamberin kendi kavminin
lisanı ile yazılmış ve herkesin anlayabileceği bir şekilde kitap da
gönderilmiştir. Halbuki, elde bulunan bugünkü en eski İnciller halk Yunancası
ile yazılmıştır. İçinde bazı Aramice kelimeler vardır. (271) İnsan bunu
okuyunca, neredeyse İsa (a.s)’ı Yunanlı kabul etmesi geliyor içinden. Ama ne
Hz. İsa Yunanlı, ne de onun konuştuğu lisan Yunanca idi. O, ancak peygamber yatağı
diyebileceğimiz Asya kıtasında doğmuş ve kendisine burada vazife verilmiştir.
Meram ve isteklerini kavmine bildirmesi de ancak kavminin konuştuğu lisanla
konuşması ile mümkün olabilir. Yoksa onlara anlatmak imkansızlaşır. Renan’ın da
bildirdiği gibi, küçük bir kasaba olan ve memleketinin dışında pek fazla bir
yer görmeyen Nasıra halkına, Allah’ın Yunanca hitap etmesi, Hakkari
dağlarındaki bir çobana Japonca hitap etmek kadar abes ve çirkindir.
Biz, Allah’ı böyle bir küçüklükten uzak görürüz. Keza, bu
kitaplarda Aramice birkaç cümlenin bulunması bu kitapların Yunanca değil de,
Hz. İsa’nın konuştuğu lisan üzere olduklarını gösterir. Fakat bugün elde bu
lisanda bir İncil’in bulunmaması insanı düşündürüyor ve ister istemez bu
kitabın aslının kaybolduğu kanaatine vardırıyor.
Bugünkü İnciller’in bu kusurunu örtbas etmek için mutaassıp
Hıristiyan yazarlar, İsa zamanında Yunancanın umumi olarak kullanıldığını ileri
sürerler. Fakat bunun birçok bakımdan hatalı olduğunu izah etmeden önce şunu
söyleyelim ki, Hıristiyan yazar ve aynı zamanda eski bir papaz olan E. Renan bu
fikir hakkında şöyle der: Yahudiler Yunanca konuşmuyordu, konuşanı da
ayıpladıkları gibi ondan domuzdan kaçar gibi kaçarlardı. Yahudilikte domuzun
haram olduğunu göz önüne alırsak, Yahudilerin bunlara karşı nasıl hareket
ettiği kolayca ortaya çıkar. Tarihte önemli mevkileri olan milletler
dillerinden vazgeçmezler. Yahudiler gerçekten çok önemli bir kavimdir. Hangi
durum ve şart altında olursa olsun Yahudi daima kendisini efendi, başka
milletlere mensup olan kimseleri de aşağılık görür. Zira bu dinlerinin bir
icabıdır.
Kur’an’da ismi zikredilen peygamberlerden bir çoğu Beni
İsrail’e gönderilmiş olan peygamberlerdir. Bu bakımdan yahudilerin önemli bir
millet olduğu aşikardır. Hatta kendilerinden uzun uzadıya bahsedilmektedir.
Allah’ın Firavun’a karşı nasıl onları galip getirdiği bilinen bir gerçektir. Bu
yüzden Yahudilerin kendi dillerini kısa bir zaman içinde unutmayacakları belli
olduğu gibi Yahudilerin kendi dinlerine çok sıkı bir şekilde bağlı oldukları da
bilinmektedir.
Dinlerinin ve din kitapları İbranice yazılan Yahudilerin,
dillerinden kolaylıkla fedakârlık etmeyecekleri bilinen bir gerçektir. Bilhassa
bunun için yahudiler kendi dillerini feda etmezlerdi. Tabul-ul Ahd’ın yere
düşmemesi için canından fedakarlık eden yahudi, mukaddes kitabının yazıldığı
dilden herhalde kolay kolay vazgeçmese gerek.
Medeniyet ve incelik bakımından yahudiler kendilerini
Romalılardan aşağı görmezlerdi; bilakis üstün görürlerdi. Bu durum herhalde
onları kendi dilleri ile öğünmemeye ve ondan vazgeçmemeye sevk etmiş olmalıydı.
Tarihte.yüksek bir medeniyete sahip olan bir millet başkasının boyunduruğu
altına kısa bir zaman için girmiştir. Fakat yüksek medeniyetleri sayesinde
müstevli milletleri potasında eritebilmiştir. Medeniyet bakımından kendilerini
Romalılardan üstün gören yahudilerin durumu bununla izah edilebilir mi?
Yahudiler siyasî kudretlerini birgün elde edeceklerini
umuyorlardı. Bir millet istikbalinden tamamen ümidini keserek kötümser
olabilir, dili ile öğünme yeteneğini kaybedebilir. Fakat İsa zamanındaki
yahudiler, yahudi idaresini tekrar kuracak olan bir yahudi kralın çıkacağım
bekliyorlardı. Yahudilerin İsa ile olan münakaşalarında bir çok kimse bu ümidi
istismar bile etmiştir. Böyle ilerisi için beklemekte olan bir milletin kendi
dilini unutacağı imkân dahilinde olmayan bir şeydir.
Siyasî kudretlerinin tekrar avdet edeceğine inanan bir
milletin başbakanı olan Levi Eşkol’un, “İki bin senelik rüyamız gerçekleşti”
demesi bile bunun açık bir delilidir. Kaldı ki, İsa zamanındaki yahudilerin
durumu bundan altmış, yetmiş sene önceki yahudilerin durumundan daha iyiydi.
O devrin yahudi yazarları kendi dilleri veya o dilin bozuk
bir şivesi ile yazarlardı Dilleri değişmiş olsaydı, o devirde Yahudiceden başka
bir dil ile yazdıkları kitapların elimizde bulunması gerekirdi. O devre ait
kitaplar içinde Yahudiceden başka kitapların olmaması bize yine bir hakikati
açıklar niteliktedir. O hakikat İncil’in ilk orijinal nüshasının Yunanca değil,
Yahudice olmasıdır.
Yeni Ahid’in en eski nüshalarının Yunanca olduğunu
söylemiştik. Fakat Hz. İsa zamanında Roma İmparatorluğu henüz ikiye
ayrılmamıştı; İmparatorluğun merkezi hâlâ Roma şehri idi. Latince ve Yunancanın
çok zor birer lisan oldukları da göz önüne alınınca bunun imkânsız olduğu
kendiliğinden anlaşılır. Roma tesiri Yahudi hayatına tesir etmiş olsaydı,
İbrani diline Yunanca değil, Latince kelimelerin girmesi gerekirdi. Halbuki en
eski Yeni Ahid yazmaları hep Yunancadır. Bu da ispat ediyor ki, Yeni Ahid
kitapları Roma İmparatorluğunun ikiye bölündüğü ve şarktaki topraklarının
Rum-Bizans İmparatorluğu idaresi altına girdiği bir zamanda yazılmıştı ve bu
yüzden Yunanca, Hıristiyanlık dini ve edebiyatı üzerinde geniş bir tesir icra
etmeye başlamıştı.
Elde bulunan en önemli delillerden bir tanesi de
İncillerdeki ifadelerdir. Bu ifade tarzları, bu kadar tahrifata uğramamasına
rağmen hâlâ İncil’de mevcuttur. Orjinal şekillerini muhafaza etmektedirler. Bu
ibarelerden birkaçı şöyledir:
a — “Osenna” (Matta, 21:9)
b — “Eli, eli, lama sabaktini.” (Matta, 27:46)
c — “Rabbi” (Yunanna, 3:2)
d — “Talita kumi” (Markos 5:41)
Yukarıdaki ifadelerden de İncil’in Yunanca değil,
yahudilerin kendi lisanı üzere olduğu anlaşılmaktadır.
Resulllerin işlerinden de (2:4/13) anlaşıldığına göre, İsa
çarmıha gerildikten sonra bile (bu Hıristiyan inancına göredir. Kur’an-ı
Kerim’in Hz. İsa’nın durumu hakkındaki ayeti açıktır. Bir müslümanın inancı, bu
ayetin karşısında değil yanındadır), Yahudiler İbranice konuşuyorlardı:
“Hepsi Ruhu-1 Kudüs’le doldu ve kendilerine ruhun verdiği
söyleyişe göre başka başka dillerde söylemeye başladılar. Gök altındaki her
milletten yahudiler, dindar adamlar, Kudüs’te oturmakta idiler. Ve bu ses
gelince, halk bir araya toplanda ve çok şaşırdılar.
Çünkü her biri onların
kendi dili ile söylediğini işitiyordu. Hayran oldular ve şaşırıp dediler: “İşte
söyleyen bu adamlar hep Galile’li değil mi? Ve nasıl biz, herbirimiz kendi ana
dilimizi işitiyoruz? Biz Partlar, Medler, Elamlılar ve Mezopotamya’da,
Yahudiye’de hem de Kapadokya’da ve Pontus ve Asya’da Frikya, hem de
Pamfilya’da, Mısır ve Libya ülkelerinde, Birine çevresinde, oturanlar, gerek
Yahudi ve gerek mühtedi Romalı misafirler, Giritliler ve Araplar, kendi dillerimizde
Allah’ın büyük işlerini söylediklerini işitiyoruz.
Ve hepsi hayran olup
birbirlerine: “Bu ne olsa gerek?” diye tereddüt ediyorlardı. Fakat başkaları
eğlenip dediler: “Onlar yeni şarapla dolmuşlar.”
O zaman değil yahudilerin Yunanca konuşması, bütün bilinen
ve yahudilere komşu olan diğer milletlerin kendi lisanları üzere
anlaşılmaktadır. Bunun için, yahudilerin Yunanca konuştuklarını ileri sürmek
suretiyle bu meseleyi örtbas etmek isteyen kimselerin sözlerinin gerçekle bir
ilgisi olmadığı anlaşılmaktadır. (272).
Bu durum gösteriyor ki, İncil’in aslı Yunanca değil, Aramice
olması lâzımdır. Fakat elde bulunan en eski İncil Yunancadır. Bu da gösteriyor
ki, İncil değiştirilmiştir.
Hıristiyan aleminin elinde bulunan ve kutsal olarak kabul
edilen bugünkü İndilerin kutsal olarak kabul edilmesi ancak İsa (a.s)’dan 325
sene sonra olmuştur. Bu tarihten önce altmıştan fazla İncil mevcuttur. Herkes
elindekinin kutsal kitap olduğunu, diğerlerinin uydurulmuş birer kitaptan öteye
geçemeyeceğini ileri sürüyordu.
İsa (a.s) doğumundan 325 sene sonra İznik’te bin kişilik bir
heyet halinde Hıristiyan ruhani meclisi putperest, fakat bazı siyasî sebeplerle
Hristiyan görünmek zorunda kalan imparator Konstantin’in emri ve başkanlığı
altında toplanır. Altmıştan fazla ve her biri diğerini kafirlikle itham edecek
kadar aralarında ayrılık bulunan İnciller heyete sunulur. Yine imparatorun emri
ile 318 gibi azınlık reyi ile bugün teslisi (üçlü ilah sistemi) savunan
kitaplar kutsal ilan edilmiştir. İznik Ayasofya kilisesi içinde mezarı ve
mezarının içinde de biraz kemiği bulunan Mısır heyetinin başkanı Aius, bu
toplantıdan çoğunluğun sözcüsü olarak, zorla kabul ettirilen üçlü ilah
sistemine karşı çıktığı için mecliste bir tokata maruz kaldığı gibi sonra da
imparator tarafından hapsettirilerek çeşitli işkencelere tâbi tutulmuştur.
Nihayet, bu şiddetli işkenceye tahammül edemeyen bu zât hapishanede ölmüştür.
Bunca işkenceye tâbi tutulması putperest ve hıristiyanların bugünkü İndilerini
kabul etmemesi yüzündendir.
Arius ve diğer arkadaşlarının fikri, İslâm’ın kendisinden
gerçek Hristiyanlık diye bahsettiği ve Hz. İsa’ya inen safiyetini muhafaza eden
Hristiyanlık olduğu şeklindeydi. Şu halde dört İncil, yirmi bir mektup, bir
Yuhanna vahyinden ibaret olan Ahd-i Cedid 325 senesinde İznik’te toplanan
azınlığın fikri ve imparatorun desteği ile kutsal ilan edilmiştir. Daha
önceleri ne böyle bir kitap herkes tarafından kabul ediliyor ve ne de sayısı bu
kadar azdı. Bir kimsenin kabul gören bir Hristiyan olabilmesi için elde mevcut
olan bu kitapları olduğu gibi kabul etmesi gerekmektedir. Aksi takdirde ona
Hıristiyan denmediği gibi papazların para ile sattığı cennete de giremez. Fakat
insanın aklına şöyle bir soru sormak geliyor: 325 tarihine kadar Hıristiyanlık
aleminin elinde altmıştan fazla kitap bulunuyordu ve bunların arasındaki
tezatlar çok büyüktü. Bir diğerini sapıklıkla itham edecek kadar birbirinden
ayrı idiler. Adı geçen tarihe kadar pek az kimse bu kutsal olanlara inanıyordu.
Şu halde, kendisine inanmak suretiyle Hıristiyan olunan bugünkü İndilere daha
önce inanmayanların dinsiz olarak ilan edilmesi gerekmez mi? Birçok Hıristiyan
azizin bu tarihten önce yaşadığı nazarı itibara alınırsa, hiçbir Hıristiyan
bunu kabul edemez. Şu halde, söylenecek bir söz kalıyor. O da, Hıristiyanlık
aleminin 325 sene kitapsız kaldığıdır. Öyle ya kutsallıkları ancak bu tarihte
kabul edilen bu kitabın bu tarihten önce kutsal olması imkânsızdır. Bir
hıristiyanın buna nasıl cevap vereceği pek bilinemez.
(266) Yehova Şahitleri – Doç. Dr. Hikmet Tanyu.
(267) Aynı Eser.
(268) İslâmiyet ve Hristiyanlık – Doç. Dr. İhsan Süreyya
Sırma, Tercüme.
(270) İmanî Suallere Cevaplar – ismail Fenni Ertuğrul.
(271) Kur’an ve Garb Kaynaklarına Göre Hristiyanlık – Ziya
Korur.
(272) Aynı
*****************
not: Ergenekon soruşturmasında Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin (ÇYDD) Kadıköy şubesinde yapılan aramalarda bir bilgisayar hard diskin içinde yer alan "Toplantı adresleri" isimli excel dosyasında misyonerlere ve Yehova Şahitleri'ne ait toplam 14 adet toplanma adresi şahıslara ait ikamet adresleri olduğu belirlendi.
*****************
Yehova Şahitleri -2
Önceleri Russel’ın tarikatı durumunda iken, 26 Temmuz
1931′den itibaren Yehova Şahitleri adı ile kendilerini tanıtmaya
başlamışlardır.
Yehovalar
Hristiyanların bir koludur. İncil’in içine kendilerine göre birtakım sözler
sokmuşlardır ve çok sözleri de kendilerine göre açıklamışladır.
Diğer hıristiyanlar bunlara çok kızmaktadırlar. Bu
Yehovalar, Hz. İsa’dan 1931 sene kadar önce neredeydiler de isimlerini
açıklamadılar?
Hıristiyanlığın kutsal kitabı İncil’i kendi yaptıkları yeni
tercümede, metnin içine 200′den fazla Yehova adını katmışlardır.
Yehova, Yahudilerde tanrının ismidir.
İncil’in içine, 200 tane Yahudilerin tanrılarının ismini
koymalarından, bunların Yahudiler tarafından Hıristiyanlığı bölmek için kurulan
bir mezhep olduğu anlaşılmaktadır.
Nitekim, her yerde Yahudileri desteklemektedirler.
Yehova Şahitleri teşkilâtı yöneticilerinin düşüncelerini
yansıtan yorumlar ve görüşler, 1917-1928 yılları arasında 148 noktada
değişiklik göstermiştir. Onların dünyevî krallıklarının kurulduğunu, kendi
anlayış çerçeveleri içinde devletlerin ve hükümetlerin sonunun başladığını ilan
ettikleri tarihler daima fiyasko ile neticelenmiştir.(261) İsa’nın kırallığının
başladığı ve milletlerin, hükümetlerin sonu olduğunu iddia ettikleri tarihler,
1914-1918-1925-1975 tarihleridir.
Bu söyledikleri tarihlerde ne İsa’nın krallığı başladı, ne
de diğer hükümetlerin sonu oldu.
Hıristiyanlığın kutsal kitabı, 66 kitaptan ibarettir.
Bunların 39′u aynı zamanda Yahudilerin de kutsal kitabıdır. Yahudiler 39 kitap
dışında, hıristiyanlarca eklenen 27 kitabı kutsal saymazlar, reddederler.
Onları uydurma olarak görürler. Bazı taraflarının yalan
yanlış kendilerinden kopya edildiğini söylerler. Onların nazarında İsa ne
Yehova’nın oğlu, ne de bir peygamberdir. Onu yalancılık ve sahtekârlıkla itham
ederler.
Bu 66 kitap Yehova Şahitlerinin de temel mukaddes
kitaplarıdır.
Bundan yaptıkları
yorumla, ve eklemelerle ayrı bir akım, ayrı bir Hıristiyanlık mezhebi şeklinde
görünürler.
Bazı Hıristiyan
mezhepleri İsa’yı ilâhlaştırırlar ve bilinen teslis (baba-oğul-ruhul kudüs)
içinde görürler.
Katolik, Ortodoks ve Protestanlık da böyledir.
Yehova Şahitleri için ilâh Yehova olmakla beraber, onun
yanında ilâha eşit olmayan fakat aynı zamanda onun oğlu olan insanüstü bir
varlık yer almaktadır.
Yehova Şahitlerine göre, İsa Yehova’nın sağında yer
almıştır. Ve onun oğludur. Bu şekilde bile, İsa’yı ilâh olmaktan çıkarış,
Katolik, Ortodoks ve bazı Protestanları kızdırmıştır.
Yehova Şahitleri İsa’nın ikinci gelişi için 1914 tarihini
öne sürmektedirler.
Bu defa onun gelişini
“Russel Takipçileri” durumunda olan Yehova Şahitlerinin göreceklerini iddia
ettiler.
İsa’nın bu gelişinin
maddî gözle değil, ruhen olacağını ve ruhanî gözle görüleceğini ileri sürdüler.
Yehova Şahitleri bunda da yanılmışlardır.
Zira vahiy kitabının 1:6-7 cümleleri onu her gözün
görebileceğini, Yuhanna’da günahkarların bile onu görebileceği anlatılmaktadır.
Bu da gösteriyor ki,
Yehova Şahitleri Hıristiyan olduklarını iddia ettikleri halde, şu andaki
hıristiyanların mukaddes kitabının emirlerine ters inanışlar da
taşımaktadırlar.
Russel ve tarikatçılarına göre, zavallı İsa, dirildikten
sonra hemen kral olmamıştır. O zaman krallık ehliyetini almış olduğu halde kral
olabilmek için ta 1914′e kadar beklemeliydi.
Nasıl ki zavallı fakir bir adam, şoförlük ehliyetini alır ama parası olmadığı için bir oto satın alamaz ve muayyen parayı kazanıncaya kadar ehliyet cebinde olduğu halde beklemelidir.
İşte böylece de zavallı fakir (haşa Allah(!) İsa’ya krallık ehliyeti verdiği halde, krallığı yürütecek kudrette değildi, ta Yehova Şahitleri’nin kurulacakları zamana kadar beklemeliydi.
İşte tam o zaman zenginleşen baba, İsa Mesih’i krallık ehliyetini kullanmak üzere tahta geçen kral yapmıştır! Eğer bu hususta “Allah Hak Olsun” adlı kitabın 17. bölümüne ve 13 ve 14. paragraflarına bakarsanız, bu çeşit bir saçma iddiayı şaşkınlıkla görürsünüz.
Ama öbür taraftan, bu konuda Hıristiyanlığın kutsal kitabı ne diyor? Rab İsa, 1914′te mi krallığı aldı?
O tarihte mi krallığı kullanmaya başladı? Yoksa mezara ve ölüme dirilişiyle bu zaferinden hemen sonra babasının (Hristiyanlığa göre tanrının) sağına, göğe gider gitmez mi krallığını kullanmaya başladı (262-a) Yehova Şahitleri’nin bu konudaki yorumlarının, Hıristiyanlık kutsal kitabına uymadığı yine bu kitaptan deliller göstererek açıklamaya çalışılmakta ve Efesos 1.120-22, Matta, 28:18, Vahiy 17:14, Vahiy 19:16 ve diğer kitaplardan alınan cümlelerle Yehova Şahitleri bu noktada tekzip edilmektedir. (263)
Nasıl ki zavallı fakir bir adam, şoförlük ehliyetini alır ama parası olmadığı için bir oto satın alamaz ve muayyen parayı kazanıncaya kadar ehliyet cebinde olduğu halde beklemelidir.
İşte böylece de zavallı fakir (haşa Allah(!) İsa’ya krallık ehliyeti verdiği halde, krallığı yürütecek kudrette değildi, ta Yehova Şahitleri’nin kurulacakları zamana kadar beklemeliydi.
İşte tam o zaman zenginleşen baba, İsa Mesih’i krallık ehliyetini kullanmak üzere tahta geçen kral yapmıştır! Eğer bu hususta “Allah Hak Olsun” adlı kitabın 17. bölümüne ve 13 ve 14. paragraflarına bakarsanız, bu çeşit bir saçma iddiayı şaşkınlıkla görürsünüz.
Ama öbür taraftan, bu konuda Hıristiyanlığın kutsal kitabı ne diyor? Rab İsa, 1914′te mi krallığı aldı?
O tarihte mi krallığı kullanmaya başladı? Yoksa mezara ve ölüme dirilişiyle bu zaferinden hemen sonra babasının (Hristiyanlığa göre tanrının) sağına, göğe gider gitmez mi krallığını kullanmaya başladı (262-a) Yehova Şahitleri’nin bu konudaki yorumlarının, Hıristiyanlık kutsal kitabına uymadığı yine bu kitaptan deliller göstererek açıklamaya çalışılmakta ve Efesos 1.120-22, Matta, 28:18, Vahiy 17:14, Vahiy 19:16 ve diğer kitaplardan alınan cümlelerle Yehova Şahitleri bu noktada tekzip edilmektedir. (263)
Yehova Şahitleri diğer Hıristiyan mezhep ve tarikatları gibi
asli suç inancına sımsıkı sarılmışlar, onu bütün anlamıyla benimsemişlerdir.
Onlara göre insan, Adem ve Havva’nın cennette işledikleri
yasak meyveyi yeme, şeytana uyuş ve Tanrı’ya itaatsizlik yüzünden cennetten
suçlu olarak kovulmuş ve bu sebeple ölüme mahkûm olmuştur.
Böylece, soya çekimle bütün insanlar bu suçu
taşımaktadırlar. İnsan kendi gücü ile bu suçtan kurtulamaz.
Ancak Tanrı, yani onlara göre Yehova, oğlu İsa’yı, insanları
bu suçtan kurtarmak için gönderir ve işkence ile yine insanlar tarafından haç
şeklinde tahtaya çivilenir, ölür.
Böylece kendisini insanlığı kurtarmak için güya fidye yapar.
İnsanlar İsa’yı öldürdüğü halde, yani yeni bir suç işlediği halde önceki aslî
suçundan bu fidye ile kurtulmuştur.
Hıristiyanların kiliselerine karşı Yehova Şahitleri’nin de
hem bethel, Tanrı evi, hem de krallık salonu vardır.
Onlarda toplantılar dua ile başlar, dua ile sonuçlanır.
Hatta kendilerine mahsus ilahileri, şarkıları da vardır.
Müslümanlara
inançlarını aşılamak isteyen Yehova Şahitleri, bu Hristiyan yönlerini gizler,
kiliseye gidilmediğini söyler ve çok zaman Yehova yerine Müslümanlara cana
yakın gelmesi için “Allah” ve diğer İslâmi terimleri kullanırlar.
Yehova Şahitleri merkez teşkilatı, Hıristiyanlık kutsal
kitabını (İncil’i) kendilerine göre yorumlarlar.
İncillerinde cennet inancı olduğu ve orada evlilik,
zürriyet, tenasül gibi hususlar olmadığı halde, onlar cennetin yeryüzünde
(dünyada) olacağına İsa’nın orada krallığına ve 144 bin seçkin Yahudinin orada
yönetileceğine, dünya cennetinde maddî, bedenî bir hayat yaşanacağına, çoluk
çocuk sahibi olunacağına inanırlar.
Ruhun varlığına ve
ölmezliğine inanmazlar.
Şimdi bunlar İncil’e inandıkları halde niçin İncil’in
içindeki ayetlere karşı geliyorlar?
Zaten İncil’lerin içindekilerin çoğu da doğru değil.
Çünkü İncil doğru olsa idi, bir tane İncil olurdu.
Halbuki dört tane
İncil var. Onların da içindekiler birbirini tutmuyor (İleride buna da temas
edeceğiz.) İndilerde cennet var diyor; bunlar cennet yoktur, ancak bu dünyada
vardır diyorlar.
Orada evlilik, çoluk
çocuk yoktur deniyor, bunlar vardır diyorlar.
Hıristiyansa bunlar
nasıl Hristiyan ki İncil’in dediğine inanmıyor. Yok Hristiyan değil yeni bir
din kurdularsa peygamberleri kim bunların? Cennet bu dünyada olacakmış, hem de
bu maddî bedenle. Bu kadar saçmalık ve dünya ilminden habersizlik olur mu?
Çünkü, bütün dünya insanları kabul ediyorlar ki bu dünya
fanidir.
Bütün madde yok olmaktadır. Güneş enerjisi bitmektedir.
Güneş dakikada binlerce ton parçalanıp, toz haline geldikten sonra yok
olmaktadır. Yani, bu dünyanın mutlaka birgün yok olacağını herkes kabul ettiği
halde, nasıl oluyor da bunlar, “Cennet bu dünyada olacak” diyorlar?
Eski ve yeni Ahiti benimser göründükleri birçok yerde
inançları için delilleri merkez teşkilatlarının yorumlarıyla getirdikleri, eski
ve yeni Ahit kitaplarının Allah tarafından yazdırıldığını ileri sürdükleri
halde, Tevrat’ta açık şekilde belirtilmiş pesah (mayasız ekmek) bayramını,
sünnet olmayı, domuz eti yememeyi ve (on emirde yer alan)
cumartesi gününü istirahatla geçirme gibi esasları benimsemezler.
İsa bunları değiştirmiş midir?
Neden?
Nasıl?
Bunlara cevap
veremezler. Tevrat’taki cumartesi günü ateş yakmama buyruğuna uymazlar.
Fakat kan nakline,
kan vermeye engel olmak için yorumlara girişir, bunun yasaklandığını iddia
ederler. Bazı Hıristiyan mezheplerinde olduğu gibi, mabette (ibadet edilecek
yerde) resim, heykel, haç, mum yakma, tesbih, Tanrının resmini yapma adetlerine
karşıdırlar. Kiliselerinin altınla, rahiplerin süslü elbiseler içinde olmasına
da karşıdırlar. “İsa’nın ve havarilerin özel kıyafetleri yoktur” derler.
Hıristiyanlık kutsal kitabından aldıkları bazı sözleri ve levhaları duvarlara
asarlar.
Yehova Şahitleri’nin ahlak ilkeleri, Musa’nın on emri ve
Hıristiyanlık kutsal kitabının bazı cümlelerinden gelmektedir. Üçleme (teslis
anlayışları), bazı Hıristiyan mezheplerinden farklı olmakla beraber tamamen
reddetmemektedirler. İsa, Allah’ın sağında duran, onun ruh verdiği mümtaz
oğludur. Allah’ın hiç sağı solu olur mu? Bu Allah’a mekan tayin etmektir.
Halbuki, Allah mekândan münezzehtir. Mekan, sağ, sol, ancak yaratıklar için söz
konusudur. Teslisleri Allah (baba) yaratıcı, İsa (oğul) kurtarıcı, kutsal ruh
(takdis edici kuvvet) oluyor ve bu kutsal ruh insana, vaftizle Yehova’dan
(tanrıdan) çıkıp geliyor. Vaftiz mayolarla ve yarı çıplak, topluca suya dua ile
girmek demektir. Vaftiz, temel ayindir. Vaftiz, ölüm demektir. Suya batan
insan, önceki hayatında ölüp yeni hayatına başlıyor. Bazı Hıristiyan
ilahiyatçıları, “İnsanın hakiki ilahî hayatı o andan itibaren başlıyor”
diyorlar.
“Tevrat’ta, Tanah’ta poligami (çok evlilik) oluşuna Yehova
müsaade etti” diyorlar. Fakat İsa müsaade etmiyor diyerek bir çelişmeye düşüp,
İsa’nın tek evliliği istediğini ileri sürüyor ve evlenmeyi dini bir anlamda
kabul ediyorlar” (264). Güya inandıkları kitabın, işine gelmeyen yerlerini
değiştiriyorlar. Yehova’nın (tanrının) müsaade ettiği bir emri nasıl olur da
bir peygamber olan İsa kaldırabiliyor?
Peygamber İsa (Yehova’nın oğlu), böylece Tanrıya (babasına)
karşı gelmiş olmuyor mu? Ayrıca mukaddes dedikleri kitabın içindekileri nasıl
değiştirebiliyorlar? Yehovalar ilmî hakikatlere karşı gelirler. İlmî
hakikatleri kendilerine göre açıklamaya çalışırlar. İlmî hakikatlere karşı
çıkanlara ne demeli? Bunlara, gerici yobaz, ahmak demek gerekmez mi?
Zamanımızda faaliyetlerini arttıran Yehova Şahitleri
bilhassa şu propaganda üzerinde durmaktadırlar:
Yakında mutlaka İsa’nın meydana çıkışı ve Armagedon son savaşı vukuu bulacaktır. Bu savaşta İsa’ya, Hıristiyanlığa karşı olanların dünyevi güçleriyle, 1000 yıllık hükümetin hükümdarı (İsa) karşı karşıya gelecektir.
Kim Yehova’ya olan inancını bildirip yayarsa, uzun zaman yaşamaya devam edecek ve.böylece bir kimse 1000 yıllık hükümetin imtihanını kazanırsa, bir insanî mükemmeliyet içinde ebedî hayata ve cennet olan dünyaya (Yeni dünyaya) girebilecektir.
Yehova Şahitleri hali hazırda kurmuş oldukları örgüte (Yeni Dünya Derneği) dedikleri gibi ayrıca ilerideki kuruluşa da (Yeni Dünya Derneği) demektedirler. ( bkz. illuminati /yeni dünya düzeni uyumu)
Yakında mutlaka İsa’nın meydana çıkışı ve Armagedon son savaşı vukuu bulacaktır. Bu savaşta İsa’ya, Hıristiyanlığa karşı olanların dünyevi güçleriyle, 1000 yıllık hükümetin hükümdarı (İsa) karşı karşıya gelecektir.
Kim Yehova’ya olan inancını bildirip yayarsa, uzun zaman yaşamaya devam edecek ve.böylece bir kimse 1000 yıllık hükümetin imtihanını kazanırsa, bir insanî mükemmeliyet içinde ebedî hayata ve cennet olan dünyaya (Yeni dünyaya) girebilecektir.
Yehova Şahitleri hali hazırda kurmuş oldukları örgüte (Yeni Dünya Derneği) dedikleri gibi ayrıca ilerideki kuruluşa da (Yeni Dünya Derneği) demektedirler. ( bkz. illuminati /yeni dünya düzeni uyumu)
Yesus Kritus (İsa Mesih) dünyaya gelmiş. Tanrı Yehova onu
ruhanî bakımdan tekrar diriltmiştir ve onu 1874-1914′den itibaren görünmez
teokratik organizasyonun kralı, başkanı yapmıştır. İsa Mesih’in dünyaya geldiğini
kim söyledi bunlara? Hıristiyanların diğer mezhepleri İsa Mesih’in şimdi
indiğini acaba kabul etmekte midirler?
Niçin görünmez bir
devletin kralı, görünen bir devletin kralı olmuyor?
Çünkü böyle bir şey
yok da ondan. Acaba kendileri görüyorlar mı? Kendileri de görmüyorlarsa nasıl
inanıyorlar?
Kendi inançlarına
göre İsa çarmıha gerilirken görünüyordu da niçin şimdi gözükmüyor?
(İslâm dininde İsa
(a.s) çarmıha gerilmemiştir. İsa’ya benzeyen birini çarmıha germişlerdir.
İsa’yı (a.s) Allah Teala göğe çekmiştir.
Yehova Şahitleri peygamberimiz Hz. Muhammed’i (s.a.v)
yalancılıkla ve Kur’an’ı batıl, asılsız olarak itham ederler.
“İncil’de ne eksiklik var da Kur’an gelmiştir” derler.
Biz de onlara: “Zebur’da ne eksiklik vardı da Tevrat geldi, Tevrat’ta ne eksiklik vardı da İncil geldi?” dersek, acaba ne cevap vereceklerdir?
“İncil’de ne eksiklik var da Kur’an gelmiştir” derler.
Biz de onlara: “Zebur’da ne eksiklik vardı da Tevrat geldi, Tevrat’ta ne eksiklik vardı da İncil geldi?” dersek, acaba ne cevap vereceklerdir?
“Yehova Şahitleri kitap, dergi ve broşürlerinde İsrail’i,
Yahudiliği överek onun yedi şamdanını (menora) tekrar tekrar resimleriyle ele
alması ve bu siyon adını teşkilatın ve derginin ilk günlerinde başlık olarak
kullanması ve sık sık kapak arkalarında renkli İsrail haritaları vermesi ve
İsrail’i tarih ve ülkesiyle övmeye ve ona saygılı davranmaya sevketmesi, Yehova
Şahitleri merkez teşkilatının arkasında Yahudi desteği, etkisi ve malî yardımı
olduğuna dair şüpheler uyandırmıştır.
Yıllıklarında başbakan yardımcılarının İsrail’i, Arap memleketlerinin yenilgisinden sonra ziyareti ve İsrail’in muzaffer durumunu övmesi, üzerinde ibretle düşünmeyi gerektirir.” (265)
Yıllıklarında başbakan yardımcılarının İsrail’i, Arap memleketlerinin yenilgisinden sonra ziyareti ve İsrail’in muzaffer durumunu övmesi, üzerinde ibretle düşünmeyi gerektirir.” (265)
Ahmet Kahraman, “Dinler Tarihi” adlı kitabında bu düşünceyi
şöyle belirtiyor: “Hıristiyanlık ve Yahudilik”, “Yehova Şahitleri” adı altında
bugün faaliyet göstermektedirler.
Kendilerini Hz. İsa’ya nisbet edilen İncil’in telkin ettiği saf Hıristiyanlığın müdafii olarak takdim eden ve çeşitli kombinezonlarla gençleri, bilhasa din yönünden aydınlatılmamış nesilleri kandırma yollarını arayarak, Yahudi zihniyetine hizmet ettirme gayesini güden bu mezhep, Yahudi teşkilatından başka bir şey değildir…
En geniş faaliyet sahalarından bir tanesi de Türkiye’dir.
Kendilerini Hz. İsa’ya nisbet edilen İncil’in telkin ettiği saf Hıristiyanlığın müdafii olarak takdim eden ve çeşitli kombinezonlarla gençleri, bilhasa din yönünden aydınlatılmamış nesilleri kandırma yollarını arayarak, Yahudi zihniyetine hizmet ettirme gayesini güden bu mezhep, Yahudi teşkilatından başka bir şey değildir…
En geniş faaliyet sahalarından bir tanesi de Türkiye’dir.
(261) Yehova Şahitleri – Doç. Dr. Hikmet Tanyu.
(262) Aynı Eser.
(262-a) Aynı eser.
(263)/Aynı Eser.
(264) Aynı Eser.
(266-a)
(265) Aynı Eser.
Yehova Şahitleri
Yehova Şahitleri kimdir?
Bu dinin ilk kurucusu Amerikalı papaz Charles Russel’dir.
1872 yılında kurmuş, 1916’da ölmüştür.
“Bin yıllık krallığın peygamberi” olarak kabul edilir.
Önceleri Protestan presbiteryan kilisesine bağlı iken, sonra Protestan
congregasionalist kilisesine üye oldu. Buradan da ayrıldı.
Russel, satışa çıkardığı bir buğdayın çok fazla ürün
vereceğini, bu buğdayın mucizeli olduğunu ilan etti. Bu yalana inananlar bir
avuç buğdayı 60 dolara alarak ektiler. Fakat istenilen ürünü alamayanlar, dolandırıldıklarını
anlayanlar mahkemeye verdiler. Mahkemede bu buğdayın diğer buğdaylardan farkı
olmadığını itiraf etti ve mahkum oldu.
Evlatlık kızı Rose Boly’ye tecavüz ettiği için karısı Maria
Francis tarafından mahkemeye verilmiş ve mahkemede suçunu itiraf ederek hüküm
giymiştir. Mahkeme, Russel’in “yalan yere yemin eden” bir yalancı olduğuna dair
de bir hüküm vermiştir.
Bu din, bir zamanlar Russelizm adıyla anılmış ve bir cins
Luthercilik olarak görülmüştür.
Hedefleri Hazret-i İsa’nın liderliğinde bir dünya krallığı, tek tip toplum
düzeni kurmaktır.
Yehova şahitleri 1917-1928 yılları arasında inançlarında 148
kadar değişiklik yaptılar.
Karmakarışık bir inanç sistemi haline gelen Yehovacılık,
gerçek Hıristiyanlık iddiası ile ortaya çıkmasına ve Yahudilikle Hıristiyanlık
karması gibi görünmesine rağmen onlardan tamamen farklı bir inanış haline
geldi.
Yehova: Bu kelimesinin aslı Yahvedir. Yahve İsraillilerin
milli ilahlarının adıdır. Bu din, önceleri “Russel tarikatı” adıyla çalışıyordu.
1931’de “Yehova şahitleri” adıyla meydana çıktı. Dört incili esas alırlar.
(İsa’nın dünya krallığı başladı) diyerek, devletlerin
sonunun yaklaştığını, tarihler vererek ortaya atmışlardır. Bu tarihler, 1914,
1918, 1925 ve 1975’tir. Tabii hepsi de boşa çıkmıştır.
Yehovacılar, yeni yorumlarla ayrı bir akım, ayrı bir
Hıristiyanlık dini şeklinde görünürler.
Bazı Hıristiyanlar (İsa üç tanrıdan biridir) derler.
Yehovacılar için tek ilah Yehova derler ise de, (İsa,
Yehovanın oğludur, üstün bir varlıktır) derler.
Hazret-i İsa’yı ilah olmaktan çıkarmaları ve ruhu kabul
etmemeleri Katolik, Ortodoks ve Protestanları kızdırmıştır.
Yehovacılara göre de, diğer Hıristiyanlar gibi, her çocuk
günahkâr doğar.
İnançlarını aşılamak için, Hıristiyanlıklarını gizlerler.
Yehova yerine “Allah” ve diğer İslami terimleri kullanırlar.
Bunlara ancak cahiller kanar, dinini bilen hiçbir Müslüman
kanmaz.
Bunlar ahirete inanmaz.
Cennetin dünyada olacağına, Hazret-i İsa’nın oradaki
krallığına inanırlar.
Ruhun ölmezliğine inanmazlar.
Üçleme inancını yorumlamaları, bazı Hıristiyan mezheplerden
farklı olmakla birlikte, onu reddetmezler.
Dünya onlara göre bâkidir.
Kendilerini bir millete ve vatana bağlı hissetmezler.
Hıristiyanlık inancını benimserler.
Hatta kendilerini asil Hıristiyan olarak tanıtırlar.
Bayrağa karşı çıkarlar, milliyet ve vatan sevgisini
reddederler.
Vatan bütünlüğü,
vatan savunması ve askerlik yapmaya karşıdırlar.
Zina dışında herhangi bir sebeple boşanmaya ve İncillere
aykırı olduğunu ileri sürerek kan nakline karşı çıkarlar.
Tatlı, okşayıcı dillerle gençleri aldatmaya, Hıristiyan
yapmaya çalışıyorlar.
Çeşitli yollardan ele
geçirdikleri adreslere broşür ve kitap gönderiyorlar.
Şık, süslü giyinmiş güzel kızlar, kapı kapı dolaşarak,
evlere bu kitap ve broşürleri bırakıyorlar.
Bu oyuna gelmemelidir.
****
Yahudilik dışında bütün dinleri düşman bilirler.
Yöneticilerin hemen
hepsi Yahudidir.
Yahudilerin 19 kitabını bunlar da mukaddes kabul ederler.
144 bin seçkin Yahudinin dünyayı yönlendireceğine, Cennetin
dünyada olacağına, Hazret-i İsa'nın dünyadaki Cennette krallık kuracağına,
Yehovacıların dışında herkesin ölüp bir daha dirilmeyeceğine ve ölen
Yehovacıların dirileceğine ve bir daha ölmeyeceğine inanırlar.
Her çocuk
günahkâr doğar derler.
YEHOVA ŞAHİTLERİNİN KEHANETİ (PALAVRASI)
Yehova şahitlerinin kurucusu Russell kendisine kutsal ruhun
iştirak ettiğini idda ederek 1914 te dünya miletlerinin yönetimlerinin yok
olacağını onun yerine tanrının yukarda yani gökte uzun süredir hazırlığını
yaptığı krallığını geleceğni idda etmişti.
1874 teşkilatlanmış
tanrı krallığı 1914 yeryüzüne inip yer yüzünü cennet yapacaktı ..
bu palavlara inanan bir çok insan varını yokunu satıp o
dönem kapı kapı dolaşarak milleti yehovacı yapmaya kendilerini adadı.
1914 gelindiğinde bu
palavraları ortaya çıktı ..metematiksel hesaplamalarda yalnışlık gibi komik bir açıklamayla bu işten sıyırdılar ..1914
senesinde kehanetin gerçekleşmemesinin ardından küresel çapta faaliyetlerine
devam eden topluluk, inanç sisteminde de bazı değişikliklere gitmek durumunda
kaldı...
"The Finished
Mystery" kitabı bununla ilgili olarak, yine şu açıklamalarda bulunur:
"Tanrısal planı
öğrenip öğreten kendisi değildir. Fakat Tanrı'nın kendisi onu öğrenmeye, iman
etmeye ve öğretmeye itmiştir." (Sayfa 381).
"Tanrısal şeyler ve Kutsal Kitap'ın hakiki öğretileri
üzerine olan hakimiyet 1878'de Russell'e aktarıldı. O 1881'de bütün
Hıristiyanlık âlemî için Tanrı'nın gözetmeni oldu. Russell, Pavlus'tan bu yana
kilisenin en büyük hizmetçisidir ..." (Sayfa 528).
"O, kitaplarının
yazılışının asla kendisinden olmayıp, hepsinin kutsal ruhun aydınlatması
aracılığıyla Tanrı'dan gelmiş oduğunu söylüyordu." (Sayfa 528).
Tüm dinlerin yok
olacağına kendileri dışında herkesin öleceğine kendilerinin sonunza dek dünya
da hayat sürdüreceğine inanan bu teşklatın kurucusu ise 1916 yılında öldüğünde
cesedi o zamanlarda özellikle ezoterik Mason öncülerine özgü olan bir
alışkanlıkla yakılmıştır.
Aynı zamanda Russell'in mezarı mısır piramidi ve daire
içinde haç-taç semboluyle süslenmişti. (bkz.siyonizm sembolleri)
bu teşkilatın birgün
dünya üzerinde dinsiz bir dünya çabası veren DECCAL sistemine hizmet
verdiklerini anlamak zor olmazsa gerek
*******
YEHOVA ŞAHİTLERİ her ne kadar masonlukla bir ilgileri
olmadıklarını söyleselerde bu teşkilatın kurucusu C. T. Russell eğitimimini N.
H. BARBOUR ve Georges STORR adlı MASON hocalarından almıştır...Zaten Russellin
bazı yazılarında Masonlardan "kardeşler" olarak bahsetmektedir.
Yehova Şahitleri
Tarikatının Kurucusu Charles Taze Russell'in mezar yapısı özel olarak
hazırlanmış mason işlemeleriyle görülmektedir. ve mezar şekili ise piramittir
YEHOVA ŞAHİTLERİNİN İnançlarına göre “Teşkilat MELEKLERCE
desteklenmekte, onlardan görünmez bir şekilde özel mesajlar almaktadır.
Bu nedenle, Tanrı’nın
tasvibini ve ebedi hayatı elde etmek için herkes mutlaka YŞT’ye, yani “SADIK VE
BASİRETLİ KÖLE ye bağlanmalıdır.
Bu kurtuluşun olmazsa olmaz şartıdır. Sadık ve basiretli
kölenin talimatlarını Tanrı’nın sesini izler gibi izlemek gerekmektedir.
Teşkilata karşı isyan etmek Tanrı’ya karşı isyan etmekle eş değerdedir.
Teşkilatı yöneten seçkin özel sınıf, yani Yönetim Kurulu
bizzat Yehova Tanrı tarafından, 1919 yılında, Yehova'nın iletişim kanalı ve
görünür temsilcisi olmak üzere özel bir şekilde seçilmiş, atanmış ve
yetkilendirilmiştir.
Dolayısıyla, bütün
Yehova’nın Şahitleri, bu merkezi kuruldan gelen talimat ve direktiflere
koşulsuz bir şekilde uymalı ve kurtuluş için de mutlaka bir köle ile ortaklaşa
çalışmalıdır.
Teşkilata karşı
gelmek, reddetmek veya onu eleştirmek sonsuz-yaşam ödülünden yoksun kalmak ve
yakında gerçekleşecek olan“ARMEGEDON SAVAŞI” ında tamamen helâk olmak demektir.
Şahitler işte yukarıda zikredilen bu inancın yürüttükleri disiplinli, planlı ve
programlı faaliyetlerin arkasındaki en önemli muharrik güç olduğunu ifade
etmektedirler. Dolayısıyla, şahitlerin teşkilat tarafından verilen emirleri
eksiksiz yerine getirmelerinin söz konusu inançtan kaynaklandığı
anlaşılmaktadır.
Kendi Teşkilatları’nın Tanrı’nın yeryüzünde kullandığı tek
gerçek ve yetkili PEYGAMBER olduğuna inanan ve bu teşkilatın Tanrı tarafından
son günler boyunca insanlarla iletişim için seçilen yegane kanal ve temsilci
olduğunu kabul eden şahitler, böyle bir teşkilat içinde hizmet etmeyi bir LÜTUF
ve ayrıcalık olarak görmektedirler.
Yehova şahitleri Hıristiyanlığın kutsal kitabı İncil’i kendi
yaptıkları yeni tercümede, metnin içine 200′den fazla Yehova kelimesini
eklemişlerdir.
Yahova şahitleri
kendi yazdıkları kitaplarda şu ifadeleri kullanmışlardır;
"Bu şekilde,
Kutsal Kitap‘a göre kelime anlamıyla İsa yalnızca meshedilmiş Hıristiyanların
(yani 144.000'in) aracısıdır." (T. K. 17 Temmuz1979, sf. 31).
"Göksel hayat
için seçilenler (144.000) daha şimdiden adil beyan edilirler...(Rom. 8:1).
Fakat bu şimdiki zamanda, yeryüzünde ebediyen yaşayacak olan insanlar için
gerekli değildir...
Onlar, yalnızca son denenmeyi zaferle geçip, Millenyum'un
sonunda kâmilliğe erdikten sonra, ebedi yersel yaşam için adil beyan
edilebilecekler." (T.K. 1.11. 1954 / T.K. 1. 7. 1986 sf. 17-29).
yani demek istedikleri şu ki ''bahsedilen 144 bin kişi biziz
bugün isa bizi kurtaracak diyen hırıstiyanlar ümitlenmisin çünki biz mesh
edilmişiz aynı şekilde yahudileride boşuna seçilmişiz diye kendini paralmasın
seçilen biziz CENNETTEN arsalarını tapusuyla birlikte tanrı bize verdi bizler
tanrı tarafından seçilmiş kelli felli insanlarız bizim dışımızda kalan yahudi
olsun hırıstiyan olsun ve diğer inançlardan insanlar hepsi zamanı geldiğinde
yok olup gidecekler .
Dünya çapında 7,78 milyona yakın inananı olan dini bir
topluluktur ve dünyada 239 ülkede faaliyetlerini sürdürmektedir.
Yehova Şahitleri, dünyadaki sorunların ancak
Tanrı'nın Gökteki Krallığı (Yönetimi) tarafından çözüleceğine inanırlar.
Yeryüzünde yaşayan kötü
insanların kıyamette yok olmayacağına, Yehova ve Göklerin Krallığı'nin tek
sahibi İsa Mesih tarafından iyi insanlara ebediyen cennet olarak verileceğine
inanırlar.
Yalnızca Cennet inancı vardır.
Ateşli bir cehennem azabı öğretisine
inanmazlar.
Bunun yerine Tanrı'nın adaletini kötü yürekli kişileri ebediyen yok
ederek göstereceğine inanırlar. Ölümü kötüye bir ceza olarak kabul ederler.
Bu
anlamda tekrar dirilme inançlari vardır fakat dirilecek olanlar bu dünyanın
cennete dönüşmüş halinde yaşayacaktır. Yani cennete kavuşamama ebediyen ölüm
halinin devamını ifade etmektedir.
KUR’ANI KABUL
ETMİYORLAR
Yehova şahitlerinin Türkiye de dağıttıkları bir dergide ,
Hıristiyanların inanç sistemi hakkında bilgiler verdikleri makalede de (2012 Eylül sayısı/kıyamet günü konusu/ 13.
sayfa) şöyle bir giriş bulunuyor:
“Sekiz bölümden
oluşan bu makale dizisinde Kutsal Kitabın (Tevrat, Zebur ve İncil olarak
bilinen kutsal kayıtların) dikkat çekici bir özelliği ele alınıyor.”
Her ne kadar Kuranı Kerim in tahrif olmuş diğer din kitaplarının arasında bulunmaması güzel olsada ,bu ifadeden de anlaşılacağı üzere Kuranı kerimi kutsal olarak kabul etmezler.
Yehova Şahitleri peygamberimiz Hz. Muhammed’i (s.a.v) yalancılıkla ve Kur’an’ı batıl, asılsız olarak itham ederler.
“İncil’de ne eksiklik var da Kur’an gelmiştir” derler.
Biz de onlara: “Zebur’da ne eksiklik vardı da Tevrat geldi, Tevrat’ta ne eksiklik vardı da İncil geldi?” dersek, acaba ne cevap verecekler?
Yehova Şahitleri kitap, dergi ve broşürlerinde İsrail’i, Yahudiliği överek onun yedi şamdanını (menora) tekrar tekrar resimleriyle ele alması ve bu siyon adını teşkilatın ve derginin ilk günlerinde başlık olarak kullanması ve sık sık kapak arkalarında renkli İsrail haritaları vermesi ve İsrail’i tarih ve ülkesiyle övmeye ve ona saygılı davranmaya sevketmesi, Yehova Şahitleri merkez teşkilatının arkasında Yahudi desteği, etkisi ve malî yardımı olduğuna dair şüpheler uyandırmıştır.
Yıllıklarında başbakan yardımcılarının İsrail’i, Arap memleketlerinin yenilgisinden sonra ziyareti ve İsrail’in muzaffer durumunu övmesi, üzerinde ibretle düşünmeyi gerektirir
Hıristiyanların kiliselerine karşı Yehova Şahitleri’nin de
hem bethel, Tanrı evi, hem de krallık salonu vardır. Onlarda toplantılar dua
ile başlar, dua ile sonuçlanır.
Hatta kendilerine mahsus ilahileri, şarkıları
da vardır.
Müslümanlara inançlarını aşılamak isteyen Yehova Şahitleri, bu
Hristiyan yönlerini gizler, kiliseye gidilmediğini söyler ve çok zaman Yehova
yerine Müslümanlara cana yakın gelmesi için “Allah” ve diğer İslâmi terimleri
kullanırlar.
Türkiye deki Faaliyetleri:
Ankara Ticaret Odası (ATO) tarafından yapılan bir
araştırmanın sonuç bölümü :
“Yehova Şahitlerinin ülkemizde merkezi İstanbul olmak üzere,
Ankara, İzmir, Eskişehir, Antalya, Hatay, Aydın, (Kuşadası, Efes) ve Mersin
illerinde ibadet salonları bulunmaktadır.”
Bir dönem Türkiye’de görevli olarak bulunan ve şu an
organizasyonun merkezinde çalışan Rendall Hickok da, hayatının en güzel
anlarını Türkiye'de geçirdiğinden bahisle, ‘son zamanlarda Yehova’nın
Şahitliği’nin Müslüman asıllı Türkler arasında rağbet bulduğunu’ söylemektedir.
Hickok’un ifadesine
göre, en fazla Yehova’nın Şahidi Hüseyin Avni Karslıoğlu‘nun İzmir ve çevresi
ile İstanbul, Ankara, Mersin illerinde bulunduğu belirtmiştir.
Yine Hickok’a göre, Türkiye’deki organizasyonun ve
misyonerlerin maddi harcamalarının çoğu doğrudan merkezden karşılanmaktadır.
Bunun yanında, Türk
Yehova’nın Şahitleri'nin yaptıkları bağışlar da parasal kaynağın bir bölümünü
oluşturmaktadır.”
YEHOVA, Yahudilerin büyü kitabı KABBALA'DA "ALEV" olarak remzedilir.
"
O YÜZDEN ATEŞ SİZİ ÇAĞIRIYOR" SLOGANINI REKLAMLARDA
KULLANIRLAR! SİZCE ÇAĞIRAN KİMMİŞ?UYANDINIZ MI? HYÇ.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)