CIA' in sır
muayenehanesi MPAC !
Dünya
Liderlerinin Sağlık Durumları 40 Yıldır CIA'de Mercek Altında ...
1 Temmuz 2001
Yener Süsoy'un Dr. Mehmet Öz le röportajı :
CIA'in sır
muayenehanesi !
CIA'in,
hakkında çok az şey bilinen Tıbbi ve Psikiyatrik Analiz Merkezi (MPAC), ülke
liderlerinin fotoğraf, video görüntüleri, ses kayıtları ve el yazılarından
sağlık durumlarını, hatta hükümet değişikliği olup olmayacağını saptayabiliyor.
Tıbbi
istihbarat konusunda akademik çalışmalar yapan Amerikalı Dr. Jonathan D.
Clemente, MPAC'in sır perdesini Yeni Aktüel okuyucuları için aralıyor.
ABD'nin
merkezi haber alma teşkilatı CIA, ülkenin teknolojik imkânları ve gücü
sayesinde istihbarat konusunda en yetkin kurumlardan biri.
Doğası gereği faaliyetleri gizli tutulan
birçok birimden oluşan CIA'in Tıbbi ve Psikiyatrik Analiz Merkezi'yse (Medical
and Psychiatric Analysis Center- MPAC), teşkilatın hakkında hemen hiç bilgi
sahibi olunmayan, "en gizli" birimi.
Bu merkezde
dünya liderleri ve uluslararası teröristler neredeyse dakika dakika izleniyor.
1979 tarihli
bir CIA belgesinde dönemin tıbbi analistlerinden Myles Maxfield, amaçlarını
şöyle açıklıyor: "Yabancı ülke liderlerinin sağlıkları üzerine yapılan
tıbbi istihbarat, o ülke rejimlerinin istikrarı konusundaki değerlendirmelerde
önemli bir veri sağlıyor."
Bu veriler
değerlendirilerek ilgili ülkedeki olası hükümet değişiklikleri önceden tahmin
edilebiliyor ve bu bilgiler devlet ya da devlet dışı aktörlere karşı izlenecek
ABD politikasını etkiliyor.
İran
Devrimi'nde kanser şüphesi ...
MPAC doktor,
salgın hastalık uzmanları, psikiyatr, psikolog, sosyolog ve antropologlardan
oluşan küçük bir ekip.
Yılda iki kez
akademisyenlerle toplantı yapıyorlar. Analistlerin görevi haberlerde verilen
bilgileri politikacılara bildirmek değil, geleceği öngörmek.
Çünkü siyasi
karar alıcıların öğrenmek istediği sadece liderlerin bugünkü sağlık koşulları
değil, bu koşulların onların karar almaları, müzakere tarzları, yönetme
kapasiteleri üzerindeki olası etkileri.
Liderlerin
yaşı ilerledikçe, kalp hastalıkları, diyabet ya da kanser riski de artıyor.
Bu hastalıklar liderlerin davranışlarını ve
politikalarını farklı şekillerde etkiliyor. Bazı liderler kendilerinden sonra
geleceklere bırakacakları miras konusunda acele ederlerken, bazıları da deyim
yerindeyse işlerine yapışıyor.
Kimileri
uluslararası görüşmelerde katı bir tutum benimserken, kimi de yumuşuyor. Bu
davranışların öngörülmesi ABD'nin dış politika kararlarında etkili oluyor.
Tıbbi
istihbarat konusunda akademik makaleleri yayımlanan Amerikalı Dr. Jonathan D.
Clemente, 1979'da kanser teşhisi konduktan altı yıl sonra ölen İran Şahı
Muhammed Rıza Pehlevi'nin hastalığının ABD'nin en önemli dış politika
krizlerinden birine sebep olduğunu belirtiyor.
Bir CIA yetkilisinin konuyla ilgili
açıklamasıysa şöyle: "Eğer 1973'ten beri Şah'ın hasta olduğunu bilseydik,
hükümetimizin Şah'ın devrim güçleriyle uzlaşma sağlama becerisi, fırtınaya
karşı durabileceği konusundaki iyimserliğimiz endişeye dönüşürdü."
Türk doktora
görev!
Özellikle
Pakistan ya da Kuzey Kore gibi ani lider değişiminin bölgesel istikrarsızlığa
yol açabileceği ve ABD'nin "müdahale etmeye gerek duyabileceği"
ülkelerin liderleri sıkı kontrol altında. Fakat yine de Clemente'ye göre
merkezdeki en kalın dosya hem uzun yaşamı hem de Küba'da etkisi bakımından
Fidel Castro'ya ait. Annesinin 92, babasının 84 yaşında ölmüş olması da
analistler için önemli veriler.
Dosyası
kabarık olan başka bir lider de Rusya'nın eski Devlet Başkanı Boris Yeltsin. Bu
bilgiyi ilginç bir kaynaktan, bir Türk doktorundan öğreniyoruz.
Haberi
hazırlarken kendisinden görüş almak istediğimiz fakat yorum yapmak istemediğini
belirten dünyaca ünlü kalp-damar cerrahı Mehmet
Öz, 2001'de gazeteci Y ener Süsoy'la yaptığı röportajda
bakın neler söylemiş.
1 Temmuz 2001
tarihli Hürriyet Gazetesi'nden aktarıyoruz:
"Bizim
cumhurbaşkanlarımızın, başbakanlarımızın sağlık durumlarının nasıl olduğu
hiçbir zaman açıklanmaz.
Oysa CIA'de dünyadaki bütün liderlerin sağlık
durumlarının ayrıntılı bilgileri var.
Mesela Boris
Yeltsin kalbinden rahatsızlandığında, CIA'den bir ekip bana gelerek hazır
durumda beklememi istedi.
Yeltsin'in sağlık dosyasını da getirmişlerdi,
içinde belki kendi hastalarımda bile olmayacak ölçüde detaylı raporlar vardı.
Yeltsin açık
kalp ameliyatı sırasında pompadan kalkamasaydı, kendisine yapay kalp
takacaktım.
Yapay kalp
Moskova'da olacak, ameliyatın ilk saatinde çıkacak sonuçlara göre ben, hazır
bekletilen özel bir uçakla Moskova'ya gidecektim ama, gerek kalmadı."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder