“Öyle bir zaman gelecek ki bir narla bir topluluk doyacak. “Hz. Muhammed sav.
Bakara 211 :" İsrail oğullarına, onlara ne kadar açık bir mucize verdiğimizi sor! Fakat her kim, Allah'ın nimetini kendisine geldikten sonra değiştirirse şüphesiz Allah'ın cezası pek çetindir."
Nisa 119: "Ve mutlaka onları saptıracağım ve her durumda onları kuruntulara düşürüp, olmayacak kuruntularla aldatacağım. Mutlaka onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını yaracaklar ve yine mutlaka onlara emredeceğim de Allah'ın yarattığını değiştirecekler.» Ve her kim Allah'ı bırakıp şeytanı dost edinirse, şüphesiz açıktan açığa bir zarara düşmüştür! "
Ayetler ve hadis-i şeriflerde uyarılar bilgiler verilmişti bize...
" Petrolü kontrol ederseniz ulusları , gıdayı kontrol ederseniz insanları kontrol edersiniz" Henry Kissinger /1970
Yaşanan küresel gıda kriziyle, Genetiği Değiştirilen
Organizma (GDO) patentli pirinç, mısır ve soya tohumlarının yaygınlaşması
arasında nedensel bir bağlantı var.
Bu bağlantı da; gıda
üretiminin Monsanto, DuPont, Syngenta, Dow, Archer Daniels Midland and Cargill
önderliğindeki birkaç dev şirket tarafından küreselleştirilmesi.
Bu güçlü lobi küresel bir tarım politikası oluşturdu ve hem
ABD Tarım Bakanlığı hem de Avrupa Komisyonu Tarım Direktörlüğü'nde etkin.
Bu güçlü tarım
şirketleri perde arkasından Dünya Ticaret Örgütü'nün tarımla ilgili kararları
üzerinde hakim.
Uzun vadeli politikalarından biri kasıtlı olarak dünyanın
acil tahıl stoklarını azaltmak.
Aynı zamanda bitkilerin ulaşımda yakıt olarak kullanılması
için yetiştirilmesini öngören suç politikasının önde gelenleri de onlar.
Yani biyoyakıt dolandırıcılığı.
Küresel kıtlık koşullarında Monsanto ve tarım lobisi kendi
patentledikleri GDO tohumlarının dünyadaki açlığa 'çare' olduğunu iddia ediyor.
Henry Kissinger'in
1970'lerde ilan ettiği strateji 'Petrolü kontrol ederseniz ulusları ya da bölgeleri,
gıdayı kontrol ederseniz insanları kontrol edersiniz' stratejisi bu.
2005'ten beri ABD
yönetiminin biyoyakıt sübvansiyonları ve promosyonu, bu tür yakıtların küresel
ısınma sorununa çözüm olduğu yalanı, gıda fiyatlarını da etkiledi.
Bence bu tamamen bilinçli ve dünya üzerinde beyaz olmayanların nüfusunun azaltılmasını isteyen bir grup elit tarafından yönlendiriliyor.
Bence bu tamamen bilinçli ve dünya üzerinde beyaz olmayanların nüfusunun azaltılmasını isteyen bir grup elit tarafından yönlendiriliyor.
Dünyada gıdayı
yöneten çok uluslu şirket sayısı 10'u bulmaz. Ve bu dev şirketler, dünyada
herkese yetecek gıda olmasına karşın, günde 25 bin insanın açlıktan ölmesine
yol açan politikaları etkiliyor veya belirliyor...
Dünyada kim aç
kalacak ya da kim obez olacak bu şirketler karar veriyor.
GDO Nedir ?
Bir canlının gen
diziliminin değiştirilmesi ya da ona kendi doğasında bulunmayan bambaşka bir
karakter kazandırılması yoluyla elde edilen canlı organizmalara “Genetiği
Değiştirilmiş Organizmalar”, kısaca GDO adı denir.
Bir canlıdan diğerine gen aktarımı, bir çeşit
kesme,yapıştırma ve çoğaltma işlemi olup, genetik mühendisleri tarafından
uygulanır.
Aktarılacak gen önce bulunduğu canlının DNA sından kesilerek
çıkarılır.Sonra vektör adı verilen taşıyıcı virüs ile bu gen , DNA molekülüne yapıştırılır.
Frankeştayn Gıda olarak da nitelenen GDO’lar bugün kolera
bakterisi geni taşıyan yonca, akrep geni taşıyan pamuk, tavuk genli
patates,balık genli domates gibi gıdalar şeklinde karşımıza çıkmakta..
Türkiye deki kavun
karpuzun hepsinin gdo su değişitirildi..
Karpuza büyüme geni, hızlı büyüyen bir bitki veya hayvandan;
kırmızı rengi, kırmızı bir böcekten; dayanıklılık geni sert kabuklu bir hayvan
veya canlıdan transfer ediliyor.
Kabak büyüme geni , karpuz çekirdeğine aktardılar..çabuk
büyüsün diye
İstakoz, kaplumbağa geninin katıyorlar .. dayanıklı olsun …
kırmızı rengi için renk geni olan bir hayvan geni konuyor,
kıpkırmızı ama karpuz tadı yok ..
Karpuz tarlada bekleyerek topraktan rengini alarak büyümesi
gerekir aslında..
Görsel makyaj sunarlar ama lezzet yok…
Karpuzu inceleyin kalın lifler görürsünüz.. kabuk ile iç
arasında,çeper yapı görürsünüz… ince
kabuk yok.. kalın kabuklu artık karpuzlar..
Buğdayda ise; bir başaktan 15-16 bugday tanesi yerine daha fazla buğday
alıyorlar..
Türkiye'de küçükbaş ve büyükbaş tüm hayvanlarda GDO'lu yemle
besleniyor.
Gdo lu ürünler ekildikleri bölgeyi etki altına alıp ,hızla o
bölgeyi değiştirir ..kendisindeki baskın gen nedeniyle toprağı değiştirir
Kanunlara göre ; “gdo lu ürün ekim alanları, organik sahalardan
bellirli uzaklıkta olması gerekir “maddesi vardır.
Küresel planda esas amaç ; gdo yu mümkün olduğunca yaygınlaştırmak.
Dünyanın en zengin doğal florası, her mevsimin aynı
anda yaşayan Anadolu topraklarıdır.
Bu topraklardaki en önemli proje bu florayı yoketmektir.
Yokederek tescil altına almaktır.
Gelişmiş ülkelerde tarım, eğitimli kişilerin kontrolündeyken
Türkiyede bu sistem tam tersi şekilde işletilir..
Irak Mezopotamya tohumları: Saddamın
işkenceleriyle tanıdığımız Ebu Gurayb cezaevi bir müzeydi .
Bu müzede bir bugday başağında 700 tane veren buğdaya ait
tohumlar, arşivleri vardı… burası tohum deposuydu ..
Abd işgal sırasında bu 700 taneli tohumları alıp Norveç Svalbard tohum ambarına götürdü.
Bu kısım perde arkasında tutuldu..
Tohumların özelliği çok verimli olmalarıydı..
Bir adet tohum 7 başak veriyordu ..her başak ise 700 adet
tohum …
Irak çok verimli bir bölgedir .. mezopotamya toprakları tarih boyunca verimliliğiyle bilinir.
…ve bu topraklarda yetişen tohumda verimliydi..
İran ve Suriye nin elinde de bu tohuma benzer tohumlardan var.
Tohum tacirleri İran ve Suriye ye şu anda gdo lu tohum
veremiyorlar..
Burayı işgalle buraların kaynakları önce yoketmeliler ki
buralara tohumu verebilsinler, buraları da değiştirebilsinler…
George Bush un bir cümlesi oldukça manidardı savaş sonrasında : “Irak ı yeniden
tohumladık..”
*********
GDO, gdolu soyayı yiyen hayvanın etine, yumurtası ve sütüne
geçer.
Gıda -Tarım Bakanlığının en kısa zamanda tohum bankası kurması zorunludur ve bu
tohumların çok sağlıklı ortamlarda saklanması gerekiyor…
Gdo aynı zamanda toprağın yapısını değiştirir. Toprak başka
bir ürüne ekileceği zaman ekilemez toprağa başka ilaçlar katılması gerekir..
Türkiye de 10 senede
toprak bozuldu.
Abd de 1 patlıcan 3,5 m., salatalık 5 m domates masa
büyüklüğünde üretildi.
İNSAN SAĞLIĞINA ETKİLERİ :
-Sadece verimli ve dayanıklı birkaç ürün yetştirilmesine yol
açan GDO ların yarattığı en büüyk tehlikelerden biri de gen çeşitliliğinin yok
olmasıyla birlikte insanları tek tip gıda almak zorunda bırakıyor olması.
Tek tip gıdalar insanların sağlıklı ve dengeli beslenmesini
engelleyecek. Bu durumda tek tip beslenmeye mecbur kalacak olan yoksullar
sağlığını yitriyor, maddi imkanı iyi olanların da gıda takviyeleri, tedavi
yöntem ve ilaçlarına büyük miktarda para harcaması gerekiyor.
Pek çok GDO lu ürün
var;
Mısır, patates,
domates, pirinç, soya, buğday, kabak, balkabağı, ayçiçeği, yer fıstığı, bazı
balık türleri, kolza (kanola yağı bitkisi) , kasava, papaya.
Bunların dışında çalışmaların devam ettiği ürünler var;
Muz, ahududu, çilek,
kiraz,ananas, biber, kavun, karpuz, kanola.
Üretimi sırasında GDO kullanılmış pek çok ürün var;
Mısır ve soya genleri ile oynanan ürünlerde ilk sırayı
aldıklarında bu bitkilerden üretilen yan ürünlerin de GDO lu olma riski var.
<!--[if !supportLists]-->·
<!--[endif]--> Mısır ve
soyadan üretilen yağ, un, nişasta,glikoz şurubu, sakkaroz, fruktoz içeren
gıdalar günlük tüketim maddeleri arasında yer alıyor. Örneğin;
Bisküvi, kraker,
kaplamalı çerezler,pudingler, bitkisel yağlar,bebek mamaları, şekerlemeler,
çikolata ve gofretler,hazır çorbalar,mısır ve soyayı yem olarak tüketen tavuk
ve benzeri hayvansal gıdalar ile pamuk GDO lu olma riski taşıyor.
GIDA SEÇİMİNDE NELERE
DİKKAT ETMELİ?
Ürünleri dış görünüşünden anlamaya imkan yok.Bu nedenle
riski azaltmak gerek.
Yukarıdaki “Hangi
ürün GDO lu olabilir ?” bölümünü iyi okuyun. Böylece risk gruplarını tespit
edersiniz.
Organik ürünler
yemeye dikkat edin.Bu ürünlerin üretiminde ekolojik sertifikalı tohumluk
kullanılır. Her organik veya ekolojik denen üğrüne itibar etmeyin.Mutlaka
sertifikasını görmek isteyin. Alışveriş yaptığınız marketlerde organik ürün
talep edin.
Gıdaları mevsiminde
tüketin. Mevsimi dışında yetiştirilen sebze ve meyveler için doğal olmayan
zorlama yöntemler kullanılmaktadır. Doğal yöntemlerin kullanılmadığı seralarda
çok fazla tarım ilacı kullanıldığını da unutmayın.
Hibrit Tohum Nedİr ?
Bİtkilerde ; meyve ve sebzelerİn genİ değİştİrİlmİş melez,hibrit,ebret,
gerİ dönüşümsüz, tek kullanımlık tohumlara verİlen addır.
Bu gibi tohumlardan
üretİlen bİtkiler,şifacı olmayacağı gibi
bağışıklık sistemine hiç bir katkısı olmayan antioksİdan mİnarel ve vİtamİn
İhtİva etmekte, bu da bugün hızla artan kanser hastalıklarını tetİklediği
söylenmektedir.
Hibrit tohumluk, aynı türe ait bitkinin genetik bakımdan
kendisiyle yakın akraba olmayan bir başka bitki ile tozlanmasıyla yani
melezlenmesiyle elde ediliyor. Yani aynı
bitki türünün farklı ailelerden gelen ana ve baba bitkiler birleştirilerek F1
denilen melez tohum elde ediliyor. Elde edilen tohum, hastalık ve zararlılara,
sıcağa ya da soğuğa karşı dayanıklılığı, raf ömrünün uzunluğu ve yüksek verim
sağlaması gibi nedenlerle üretimde
tercih edilirken, eskiden beri yetiştirilen yerel çeşitler piyasadan çekiliyor,
hatta bunlar gen bankaları tarafından muhafaza
edilmedikçe yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor.
HİBRİT TOHUMUN
ÜRÜNÜNDEN TOHUM ELDE EDİLEBİLİR Mİ ?
F1 denilen hibrit tohumdan üretilen ikinci ve daha sonraki
nesiller ilk melezlemede elde edilen olumlu özellikleri taşımadığı için F1
tohum ancak bir yıl başarılı şekilde tarımsal üretim için kullanılabiliyor.
Aynı yüksek verimi, bitki performansını veya istenilen
kalite özelliklerini elde edebilmek için hibrit tohumluğun her yıl satın
alınması gerekiyor.
Türkiye 20-25 bitki türünde ihtiyacı olan yüzlerce hatta binlerce
hibrit çeşidi yurt içinde geliştirme ve bunların tohumluğunu üretme
kapasitesinden yoksun olduğu için, bunların bir kısmını ithalat yoluyla
karşılamak zorunda kalıyor.
Örneğin sadece domateste yaklaşık 850 kayıtlı çeşit varken,
bunların ancak birkaç yüz tanesi üretimde kullanılabiliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder