4 Temmuz 2013 Perşembe

Siyonizm Nedir ?


 
 
 

Siyasal siyonizm nedir? Temel öngörüleri ve ideolojik temeli neye dayanmaktadır?

Bu konuyu irdelemek için öncelikle Musevilik ve Yahudilik kavramları üzerinde durulmalıdır.

Musevilik, isminden de anlaşılacağı üzere Hz. Musa şeriatına dayanan inanç sisteminin adıdır. Tek tanrılı/ilahi bir dindir.

 Ne var ki, günümüzde Musevilik orijinalliğini yitirmiştir.

Halen Yahudi toplumunun temel kitabı kabul edilen Tevrat, Hz Musa’ya gönderilen metin değildir.

Zaman içerisinde ilahi niteliğini kaybetmiş, tahrip olmuştur. 

Kuranı Kerim’de çok sayıda ayet bu konuyu uzun uzun anlatmaktadır.

Yahudilik, Museviliğin bir kavme, bir ırka indirgenmiş halidir. 

 Kelime aynı zamanda aynı zamanda İsrailoğulları anlamına gelmektedir.

Yahudiler, Tevrat’ın sadece kendilerine geldiğine inanırlar ve Yahudi soyundan gelmeyeni de Musevi kabul etmezler. 

 Hariçten başka bir millete mensup birinin hür iradesiyle Yahudi kitabını okuyup da etkilenmesi  sözkonusu olsa, bir başkası kendi inancını terk edip Musevi olmak istese, Yahudiler bunu kabul etmezler.

Kendilerine hakaret sayarlar. Yahudi inancına göre, ancak İsrailoğulları soyundan birisi Yahudi olabilir.

Nitekim  etnik bakımdan Türk kökenli olan ama Hz. Musa şeriatına inanan Hazara Türklerini (Karaimler) İsrailliler, Yahudi kabul etmezler.

Tahrif edilmiş, orijinalliğini yitirmiş Yahudi inancına göre yeryüzündeki tüm nimetler, Yahudi kavmi için yaratılmıştır.

Yahudiler, Cenabı Allah’ın seçkin kuludur. Bu sebeple bir Yahudi, Yahudi olmayan birinin malını çalmış olsa  hırsız sayılmaz.

 Bir Yahudi, Yahudi  olmayan birini öldürmüş olsa katil sayılmaz.  Bir Yahudi, Yahudi olmayan birine tecavüz etmiş olsa suç işlemiş sayılmaz.

Neden böyledir ?

Çünkü muharref Tevrat da öyle yazar.

Yeryüzündeki tüm nimetleri İsrailoğulları için yarattım der.

 Ama gelin görün ki, yeryüzünde Cenabı Allah’ın iradesine aykırı bir durum söz konusu.

Dünya nimetlerinin büyük bölümü Yahudi olmayanlar tarafından ele geçirilmiş, paylaşılmış.

 Dolayısıyla bir Yahudinin, Cenabı Allah’ın istediği şekilde bunları esas sahibine devredilmesi için yaptağı tüm faaliyetler kutsaldır ve suç sayılmaz.
 
 
 
 
Yahudiler aynı zamanda kendilerini “şeytan soylu” kabul ederler.
 Yeryüzündeki tüm insanlar, Hz. Adem kökenlidir, Hz Adem zürriyetindendir,  topraktan yaratılmıştır.
 Yahudiler ise kendilerinin ateşten yaratıldığına inanırlar.
  Hz Adem’i ataları kabul etmezler, ama Hz Havva’ya inanırlar.
 Kendilerinin şeytanla Hz. Havva’nın birleşmesi sonucu meydana geldiğini söylerler ve buradan “topraktan yaratılan insanlardan üstün oldukları” sonucunu çıkarırlar.
Şeytan,  İslam’da ve Hıristiyanlıkta kötülüklerin anasıdır, ama Yahudilikte öyle değil. Şeytanı üstün melek kabul ederler.
Yahudiler, ne miladi, ne Rumi veya hicri, diğer insanların kullandıkları takvimleri kullanmazlar.
Kendilerin özgü bir Yahudi takvimi vardır.
Yahudi takvimi şu anda 5800’ncü yılı göstermektedir.
Bir başka inanışa göre Yahudiler, Nuh tufanından sonra Hz. Nuh’un evlatlarından olan Sami’nin çocuklarıdır. Sam kökenlidirler. 
 
Siyasal siyonizm nedir? Temel öngörüleri ve ideolojik temeli neye dayanmaktadır?
Bu konuyu irdelemek için öncelikle Musevilik ve Yahudilik kavramları üzerinde durulmalıdır.
Musevilik, isminden de anlaşılacağı üzere Hz. Musa şeriatına dayanan inanç sisteminin adıdır. Tek tanrılı/ilahi bir dindir.
 Ne var ki, günümüzde Musevilik orijinalliğini yitirmiştir.
Halen Yahudi toplumunun temel kitabı kabul edilen Tevrat, Hz Musa’ya gönderilen metin değildir.
Zaman içerisinde ilahi niteliğini kaybetmiş, tahrip olmuştur. 
Kuranı Kerim’de çok sayıda ayet bu konuyu uzun uzun anlatmaktadır.
Yahudilik, Museviliğin bir kavme, bir ırka indirgenmiş halidir. 
 Kelime aynı zamanda aynı zamanda İsrailoğulları anlamına gelmektedir.
Yahudiler, Tevrat’ın sadece kendilerine geldiğine inanırlar ve Yahudi soyundan gelmeyeni de Musevi kabul etmezler. 
 Hariçten başka bir millete mensup birinin hür iradesiyle Yahudi kitabını okuyup da etkilenmesi  sözkonusu olsa, bir başkası kendi inancını terk edip Musevi olmak istese, Yahudiler bunu kabul etmezler.
Kendilerine hakaret sayarlar. Yahudi inancına göre, ancak İsrailoğulları soyundan birisi Yahudi olabilir.
Nitekim  etnik bakımdan Türk kökenli olan ama Hz. Musa şeriatına inanan Hazara Türklerini (Karaimler) İsrailliler, Yahudi kabul etmezler.
Tahrif edilmiş, orijinalliğini yitirmiş Yahudi inancına göre yeryüzündeki tüm nimetler, Yahudi kavmi için yaratılmıştır.
Yahudiler, Cenabı Allah’ın seçkin kuludur. Bu sebeple bir Yahudi, Yahudi olmayan birinin malını çalmış olsa  hırsız sayılmaz.
 Bir Yahudi, Yahudi  olmayan birini öldürmüş olsa katil sayılmaz.  Bir Yahudi, Yahudi olmayan birine tecavüz etmiş olsa suç işlemiş sayılmaz.
Neden böyledir ?
Çünkü muharref Tevrat da öyle yazar.
Yeryüzündeki tüm nimetleri İsrailoğulları için yarattım der.
 Ama gelin görün ki, yeryüzünde Cenabı Allah’ın iradesine aykırı bir durum söz konusu.
Dünya nimetlerinin büyük bölümü Yahudi olmayanlar tarafından ele geçirilmiş, paylaşılmış.
 Dolayısıyla bir Yahudinin, Cenabı Allah’ın istediği şekilde bunları esas sahibine devredilmesi için yaptağı tüm faaliyetler kutsaldır ve suç sayılmaz.
Bunu söylerken Yahudileri suçlama, itham  değil de, inançlarındaki bu sübjektifliğe dikkat çekmek istiyorum.
Yahudiler aynı zamanda kendilerini “şeytan soylu” kabul ederler.
 Yeryüzündeki tüm insanlar, Hz. Adem kökenlidir, Hz Adem zürriyetindendir,  topraktan yaratılmıştır.
 Yahudiler ise kendilerinin ateşten yaratıldığına inanırlar.
  Hz Adem’i ataları kabul etmezler, ama Hz Havva’ya inanırlar.
 Kendilerinin şeytanla Hz. Havva’nın birleşmesi sonucu meydana geldiğini söylerler ve buradan “topraktan yaratılan insanlardan üstün oldukları” sonucunu çıkarırlar.
Şeytan,  İslam’da ve Hıristiyanlıkta kötülüklerin anasıdır, ama Yahudilikte öyle değil. Şeytanı üstün melek kabul ederler.
Yahudiler, ne miladi, ne Rumi veya hicri, diğer insanların kullandıkları takvimleri kullanmazlar.
Kendilerin özgü bir Yahudi takvimi vardır.
Yahudi takvimi şu anda 5800’ncü yılı göstermektedir.
Bir başka inanışa göre Yahudiler, Nuh tufanından sonra Hz. Nuh’un evlatlarından olan Sami’nin çocuklarıdır. Sam kökenlidirler. 
 Anti –semitizm (Yahudi karşıtlığı)  kavramının kökeni buraya dayanmaktadır.
Yahudiler, Filistin’i anavatan kabul ederler.
Ama aslında buranın en eski, kadim halklarından değildir. Yahudiler, Filistin’e geldiklerinde burada Kenanlılar yaşıyordu.
 Filistin topraklarının Kenan İli olarak adlandırılması bundandır.
Yahudiler, tarihte iki kez Filistin’den çıkarılmış, sürgüne gönderilmişlerdir.
 Bunlardan ilkinde Babil Kralı tarafından Mezetopamya’ya sürülen Yahudileri kölelikten Persler (İranlılar) kurtarmıştır.
Sürgün sonrası döndüklerinde yurtlarının ve mabetlerinin yıkıldığını görünce bir araya gelip ağlamışlar ve birbirlerine sürgün döneminde yaşadıklarını anlatmışlardır.
 Günümüzde Yahudilerin “ağlama duvarı” ritüelinin temelinde yatan tarihi gerçek budur.
  Roma İmparatorluğu, Hıristiyanlığı resmi din olarak kabul ettikten sonra ne Filistin’de  ne başka yerde tutunamamışlar ve dağınık halde sürgün hayatı (diaspora) yaşamışlardır. 
 Hıristiyan inancına göre, Yahudiler Hz. İsa’nın çarmıha gerilmesinden sorumlu tutulmuştur.
2000 yıla yaklaşan sürgünün (diaspora) ardından 19. yüzyılın sonunda Batıda anti- semitizm ve Rusya topraklarında pogrom (Rusya’daki Yahudi karşıtlığı) faaliyetlerinin hız kazanması üzerine ulusal yurt arayışına başlamışlardır.
 Bu dönemde Arjantin, Finlandiya gibi seçenekler gündeme gelmiştir.
Yahudiliğin siyasal nitelik kazanması ve Siyonizme evrilmesinde 1897 Yahudi Kongresi dönüm noktası olmuştur. 
 
 
 Theodorl Herzl koordinatörlüğünde toplanan kongrede dünyanın her tarafında yaşayan Yahudilerin ulusal vatan edinmeleri için bir fon kurulması (Jewish National Fund) kararlaştırılmış ve her Yahudinin yıllık gelirinin belli bir miktarını fona aktarması kuralı getirilmiştir.
Yahudi ulusal yurdu arayışında iki kez Osmanlı Sultanı II. Abdülhamit ile görüşülmüş ve “Osmanlı borçlarının tamamının ödenmesi kaydıyla” Filistin’de Yahudi iskanına imkan verilmesi teklif edilmiştir.
II. Abdülhamit, bu önerileri reddetmiş ve gelenleri kovmuştur.
Bunun üzerine rayiç bedelin bir kaç misline gayrimenkulleri Araplardan para ile satın alma şeklinde bölgeye yerleşme faaliyeti başlamıştır.
Filistin’e Yahudi göçü, I. Dünya Savaşı sonrasında bu bölge İngiliz mandası  altında girince hız kazanmış, 1948 yılında da İngiliz mandasının bittiği tarihte, oldu- bitti yapılarak İsrail devleti kurulmuştur.
Siyonizm, Yahudiliğin siyasal boyutudur. Temel hedefi vaadedilmiş toprakların ( arz-ı mevud) tamamını ele geçirip, Büyük İsrail devletini kurmaktır. 
 Vaadedilmiş toprakların sınırları Nil’den Fırat’a kadar uzanan coğrafyayı içermektedir.
 Nil nehri, Sudan’ın altında bulunan Victoria gölünden doğmakta ve Kahire’de denize dökülmektedir.
Fırat’ın başlangıcı Türkiye sınırları içerisinde Elazığ civarındadır.
 Siyasal siyonizm işte bu iki nehir arasında kalan tüm topraklar üzerinde hak iddia etmektedir.
 Üstelik bunun Cenab-ı Allah’ın vaadi olduğu, bunun önündeki tüm engellerin kaldırılmasının ilahi emir olduğu inancındadır.
Ne var ki her Yahudi, bu düşünceleri benimsemememektedir.
 Siyonizmi, Musevilikte bir sapma olarak gören Yahudi akımları da vardır.
Bununla birlikte günümüzde siyasal siyonist düşünce İsrail’de iktidardadır.
 Daha doğrusu hangi parti işbaşında olursa olsun İsrail devleti siyasal siyonizm idealine inanmakta ve  bu büyük ülküye (ütopya) makul bir zamanda ulaşmayı hedeflemektedir.
 Bu amaçla Yahudi olmayanlara karşı yapılan uygulamaların, siyonist düşünceye göre hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur.
 Zira yapılanlar zulum değil,  Allah’ın seçkin kullarına verilen taahhüdün gerçekleştirilmesidir.
Siyonist düşünce temel insan hakları ve eşitlikle, adaletle, evrensel standartlarla çelişki halindedir ve ırkçı bir ideolojidir.
 BM Genel Kurulu, bu yapısından dolayı siyonizmi, ırkçılığın bir türü kabul etmiştir.
 Ancak kitle iletişim araçlarını kontrol eden Yahudiler, siyonizmin tehlikelerine işaret eden eleştirilerden “anti-siyonizm/nefret söylemi” gibi tuhaf sonuçlar çıkarabilmektedirler.
 
 
Doç.Dr.İrfan Kaya ÜLGER
 


 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder